Kadın kadının kurdudur!

Ümmiye Koçak imkansızlıklara göğüs gererek muhteşem bir ödül aldı ama ödülüyle böbürlenmek yerine konuşmasında yine kadına dair sorunlara değindi!

Ece Çavuşoğlu

Ümmiye Koçak’la ilk defa belgesel yayını yapan bir televizyonun ekranında tanıştım.  Koçak’ın köyünde kurduğu tiyatroyu, oyunlara nasıl hazırlandıklarını ve köyde tiyatroya karşı tutumun nasıl değiştiğini anlatıyordu. 

Evet, o akşam televizyonun karşısına geçmiş belgeseli izlerken Ümmiye Koçak’ın oyunlarının Türkiye sınırlarını aşabileceğine ihtimal vermedim. Fakat bu güzel kadın beni ve benim gibileri utandırmayı başardı. 

Köyde yankılanan bir ilan üzerine tesadüfen, kız kardeşi okumak istemediği için okula gidebilen Ümmiye Koçak, okuduğu ilk kitabın Maksim Gorki’nin Ana adlı kitabı olduğunu söylüyor. 

'Ben hayal kurdum, çünkü o küçücük yerde ben kendimle özdeşleştirdim. O köydeydi yani, hayal kuruyordu,E ben ilkokulu bitirince okumayacağım, bunun bilincindeydim. Ne olabilirdim? En beleşi hayal kurmaktı. Ben de onu yaptım.’

Ümmiye Koçak şu sıralar sosyal medyada bolca paylaşılan konuşmasında kadınların hayatına dair çok önemli bir noktaya daha işaret ediyor; kadının kadına uyguladığı şiddet!

'Kadına Şiddet’ denilince aklımıza ilk  genellikle kendisinden boşanmak isteyen kadını öldüren, sevgilisini başkasına yar etmek istemediği için 30 yerinden bıçaklayanlar ya da yalnızca gömlekleri ütülü olmadığı için karısını döven ve bunu kendine hak bilen  gözü dönmüş adamlar geliyor. Oysa şiddet kadında başlıyor!

Kadın ailedeki ya da çevredeki diğer kadının kendisine izin verdiği ölçüde özgürleşebiliyor. Oğluna ablasına el kaldırma hakkını veren anneler, gelinini yanında tanıdık bir kadın olmadan hastaneye bile göndermeyen kaynanalar ve hayatta yapacak hiçbir şey olmadığı için görümcesiyle uğraşmayı kendine görev edinmiş kadınlar gazetelerin 3. sayfa cinayetlerinden sorumlu. 

Kırsalda gelinine eziyet eden, döven aşağılayan kaynanalar, görümceler, şehre geldiğimizde karşımıza birbiri hakkında dedikodu yapan komşu kadınlar ya da iş arkadaşları olarak çıkabiliyor. Şekli değişse de şiddet hep aynı kalıyor. 

Ümmiye Koçak tiyatroya ve sanata olan merakı nedeniyle kocası, kaynanası ve diğer akrabaları tarafından şiddet görmediği için çok şanslı. Etrafı dağlarla çevrili bir köyde, okuma yazma bilen kadın sayısı bile oldukça azken, arkanda ailenin ve sevenlerinin desteği olmadan bir şeyleri başarmak pek mümkün değil.  

Karşısına çıkan zorlukları tek tek aşan ve hayallerine ulaşan Ümmiye Koçak, muhteşem Anadolu kadının karşımıza çıkan son örneği. Dilerim ki, onun muhteşem enerjisi, kendisinin yetiştiği gibi dört tarafı dağlarla çevrili köylerde sıkışıp kalan koca yürekli kadınlara ve şehirlerde yaşayıp ‘ama imkanlar kısıtlı’ diyerek hayallerinden vazgeçen birçok kadına ilham verir.

"Sitemizde köşe yazarı olarak yazı yazan tüm yazarlarımız yazdıkları yazı ve görüşlerden tamamıyla kendileri sorumludur. Köşe yazarlarının yazılarından dolayı İnternethaber Yayıncılık AŞ. (elmaelma.com) hiçbir şekilde yasal sorumluluk kabul etmemektedir."
Yorumlar