Sık kabus görmenizin nedenleri!

Uyku Tıbbı Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Derya Karadeniz, rüya içeriklerinin farklılıkları ve kabus bozukluğu hastalığı hakkında bilgilendiriyor.


Rüyaların günlük yaşamdaki karşılıkları, bugüne kadar insanoğlunun en çok kafa yorduğu konuların başında gelir. Gördüğümüz bir kabusu ya da güzel bir rüyayı etrafımızdakilere anlatıp yorumlarını dinlemek genelde sık başvurduğumuz bir yöntemdir.

Ancak çoğu zaman eşimizin dostumuzun yorumu bize yeterli gelmez, rüyalarımızın bilimsel bir açıklaması olup olmadığını merak ederiz. Birçoğumuz farkında olmasa da, aslında gördüğümüz rüyalar ve kabuslar, uyku tıbbının araştırma alanına giriyor.

Uyku Tıbbı Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Derya Karadeniz, rüya içeriklerinin hem cinsiyetler arasında hem de çocukluk, ergenlik, erişkin ve yaşlılık gibi yaşamın farklı dönemlerinde farklılık gösterdiğini vurguladı.

10 1

Rüyaların gerek içerikleri gerekse ortaya çıktıkları uyku evresine göre kategorize edildiğini söyleyen Prof. Dr. Karadeniz, rüyalarla ilgili yapılan çalışmaların evde veya uyku birimlerinde, kişilerin farklı uyku evrelerinden uyandırılarak gördükleri rüyaları anlatmaları şeklinde planlandığını aktardı.

Prof. Dr. Karadeniz, şu saptamalarda bulundu: “Bu çalışmalar, erkeklerin kadınlara göre daha çok agresyon, şiddet ve hareket içeren rüyalar gördüğünü, kadınların ise korku, üzüntü, mutluluk gibi duygusal içerikli rüyaları erkeklerden daha fazla gördüğünü ortaya koymuştur. Kadınlarda, aile bireyleri, arkadaşlar ve evle ilgili rüyalar çoğunlukta olmasına karşın, erkeklerde profesyonel hayat ve maddi kazançla ilgili rüyalar daha ağırlıklıdır.”
10 2

Prof. Dr. Karadeniz, 3-7 yaş çocukların rüya içeriğine bakıldığında en fazla hayvanlarla ilgili rüyaları, bunu takiben de aile bireylerini içeren rüyalar gördüklerini söyledi. 7 yaşından itibaren bu tür rüyalar azalıyor ve ergenliğe kadar daha çok acayip, korkutucu rüyalarla birlikte arkadaşların içinde bulunduğu rüyalar ön plana çıkıyor. Ergenlik, rüya içeriğinin çok çeşitli olduğu bir dönem olarak kabul ediliyor. Genellikle kaygı, endişe ve duygulanım içeriği yüksek. Doğuştan kör veya 5 yaşından önce kör olan bireylerin rüyalarının ise daha çok işitsel içerikli rüyalar olduğu vurgulanıyor.


10 3

Rüyaların hatırlanması sağlıklı bireylerde farklılık gösteriyor. Rüyaların hatırlanmamasının kaliteli bir uyku uyunduğunun göstergesi olduğuna işaret eden Prof. Dr. Karadeniz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Rüyaların hatırlanması ise, rüya sırasında uyanmanın yani gece uykusunun bölündüğüne işaret eder. Sabah özellikle REM uykusundan uyanırsak, son gördüğümüz rüyayı kısa süreli olarak hatırlayabiliriz. Eğer bu rüya bizi çok etkileyen bir içeriğe sahip ise, birkaç gün süreyle de hafızamızda tutabiliriz. Buna karşın, bazı kişilerde gece rüyalarını hatırlamaya yönelik genetik bir yatkınlığın var olduğu da öne sürülmektedir.”
10 4