Çocuklarınızı sakın aşağılamayın!
Çocuklara aşağılayıcı davranmanın, beynin hem yapısında hem işlevinde olumsuz değişimler yarattığını belirten Psikiyatrist Dr. Tanju Sürmeli, çocuklara nasıl davranılması gerektiği konusunda aileleri uyarıyor.
Çocukluk döneminde gerçekleşen aşağılayıcı davranışlar ve istismarlar beynin yapısını ve işlevini değiştirebilir ve anksiyeteden intihara kadar birçok sorunun riskini artırabilir. Psikiyatrist Dr. Tanju Sürmeli, “Sen aptalsın”, “Asla bir baltaya sap olamayacaksın”, “Neden biraz kuzenin gibi olamıyorsun!” benzeri ebeveynlerin ifadelerinin, beyin hücrelerini azalttığına dair araştırmalar olduğuna dikkat çekip, çocuklarına aşağılayan tarzda yaklaşan ebeveynleri uyarıyor.
'Sen aptalsın, bir baltaya
sap olamayacaksın!'
Harvard Tıp Fakültesi’nden Nöropsikiyatri Uzmanı Doçent Doktor
Martin Teicher; “Bu değişiklikler fiziksel ve cinsel istismarla
sınırlı değildir; sözlü saldırının bile gelişmekte olan bir beynin
yapılanmasında değişikliğe yol açacağı yönünde her geçen gün artan
kanıtlar vardır” demiştir. Bu zarar verici etkiler, beynin hassas
bölgelerindeki küçülme ve epilepsiyi taklit eden anormal beyin
dalgaları ile ilişkilidir.
Çocuklara aşağılamak,
ilerde büyük sorunların habercisi!
Araştırmalar, beynin sağ ve sol loblarını birbirine bağlayan kalın
kablomsu sinir hücrelerinin (korpus kallozum) istismara uğrayan
çocuklarda normalden daha küçük olduğunu tespit etti. Bir
araştırmada, 51 hasta ve 97 sağlıklı çocuğun beyin taramalarını
karşılaştırmışlardır. Araştırmacılar, erkek çocukların yeterli
bakılmamasının korpus callosumda ciddi küçülmelere yol açtığı
bulgusunu edinmişlerdir. Cinsel istismara uğrayan kız çocuklarda da
anormal bir küçülme söz konusudur.
Teicher, “İnanıyoruz ki daha küçük bir korpus kallozum beynin
iki yarısı arasında daha az bütünlüğe sebep olur ve bu da ruh hali
ve kişilikte dramatik değişimlere neden olabilir” diyerek konuyu
açıklamıştır.
Duygu ve dikkat eksikliğine de
yol açıyor
Beyin taramaları aynı zamanda duygu ve dikkat ile ilgili beyin
bölgelerinde azalan aktivite göstermektedir. Cinsel istismar ya da
yoğun sözlü eziyet geçmişi olan hastalar, serebellar (beyincik)
vermis (orta hattındaki parçası) olarak adlandırılan beynin bir
bölgesinde daha az kan akışı göstermişlerdir. Vermis, sağlıklı
kişilerin duyularını dengede tutmalarında yardımcı olur, ancak
çocukluk istismar geçmişi olan kimselerde bu dengeleyici işlev
bozulmaya uğrayabilir.
Teicher, Vermis’in genetik faktörlerden ziyade çevresel
faktörlerden ciddi anlamda etkilendiğine işaret etmektedir. Hareket
bu durumu tetikler ve Ulusal Sağlık Enstitüsü’nden araştırmacılar
da dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocukların
sürekli olarak normalden küçük boyutlar gösterdiğini tespit
etmişlerdir.
Psikiyatrist, Dr. Tanju Sürmeli, “Dikkat eksikliği ve öğrenme
zorluğu çeken çocukların önemli bir kısmı ailesi tarafından ders
çalışmadıklarında, derse motive olamadıklarında, dikkatlerini derse
veremediğinde aşağılanmakta, “falan daha iyi yapıyor sen neden onun
gibi olamıyorsun” diye karşılaştırmalar yapılmakta ve bazıları
sonunda fiziksel şiddete bile maruz kalmaktadır” diyor.
'Yapılan araştırmalar iç
karartıyor'
Sürmeli, bu konuda karşılaştıkları vaka örneklerinde nasıl olumlu
bir ilerleme kaydettiklerini ise şöyle aktarıyor; “Biz bu
çocuklarda beyin dalgalarında düzensizlikler gördüğümüz gibi,
epilepsiye benzeyen aktivasyonlarda hem uyanık (%10 oranında) hem
de uykuda çekilen EEG’lerinde % 25-40 oranında gözlemlemekteyiz.
Ayrıca bu çocukların beyinlerinde olgunlaşmanın geciktiğini ve
beyin dalgalarında yavaş dalgaların arttığını gösteren ve EEG’de
sol tarafta coherence bozukluklarının olduğuna dair yayınlar var.
Ben EEG’deki düzensizlikleri düzenlemeye yarayan EEG Biofeedback
yöntemini bu çocuklarda kullandığımda gayet yararlı olduğunu
görüyorum. EEG Biofeedback ile beyin dalga bozukluklarını
düzenlediğimizde istenmeyen hatıraları hatırlamadıklarını,
agresifliklerinin kalmadığını, uykularının daha düzenli olduğunu,
derse dikkatlerini daha iyi verebildiklerini ve motivasyonlarının
arttığını görüyoruz. Dr.Teicher’ın tespit ettiği Vermis küçülmesi
önemli. Çünkü beyinciğin Vermis denilen orta parçası Limbik
sistemle ve beyin sapı ile olan bağlantıları duygu durum
düzenlenmesinde önemlidir. Beyincik vermisi gelişmemiş bir hastamda
obsesyon, psikoz, ve depresyon bulguları gördük. Uzun yıllar
antidepresant, epilepside kullanılan ilaçlar ve antipsikotiklerle
tedavi edilmeye çalışılmış. Bunların etkili olmadığı zamanlarda 3
kez EKT (elektroşok) tedavisi almış. İlaçların hepsini
bıraktırdığımızda 3 ay EEG Biofeedback ile sorunlarının daha
azaldığını gördük. Psikotik bulguları için sonradan eklediğimiz bir
antispsikotik ile daha iyi cevap almaya başladık. Vermisin beyin
sapı ve limbik sistemle olmayan bağlantılarına olumlu gelişmeler
EEG Biofeedback ile katkıda bulunduğumuzu düşündürüyor.”
Beyinde intihar
gerçekleşiyor
Çocukluk döneminde istismara uğrayan kişiler, istismara uğramayan
kişilere oranla daha sık intiharı düşündüklerini kabul
etmektedirler. Ve araştırmacılar epilepsi benzeri beyin
anormallikleri ile intihar düşüncesi arasında kuvvetli bir ilişki
tespit etmiştir. Teicher, “Bu ilişki, intihar ve depresyon
arasındaki ilişkiden daha kuvvetli olabilir,” demiştir. Depresyon
genellikle insanları kendi hayatlarını almaya iten primer bir
dengesizlik olarak düşünülür. Fakat Ulusal Sağlık Enstitüsü’nde
gerçekleştirilen bir çalışmada, intihar etme düşüncelerinin
gerçekte istismara uğramış çocuklarda depresyonun önüne geçtiği
tespit edilmiştir.
Araştırmacılar şu anda, istismarın etkilerinin nasıl geriye
döndürülebilir olabileceğini araştırabilmek için ödenek başvurusu
hazırlamaktadırlar. Teicher, “Stres temelli hormonlar, yeni
antidepresan ilaçlar, rahatlama egzersizleri ve psikoterapi ile
düzenlenebilir,” demiştir. Aynı zamanda daha az akla gelen çözümler
de ortaya çıkabilir. En az bir çalışma, dövüş sanatları eğitiminin
saldırganlığı azalttığını tespit etmiştir. Masa tenisi, dövüş
sanatları ve rugbynin etkilerini karşılaştırmış ve dövüş
sanatlarının saldırganlığı daha etkili olarak yok ettiği sonucuna
ulaşmıştır.