Kilonuz değil, yağ oranınız önemli!
Obezitede vücut kilonuz değil, yağ oranınızın artış hızı daha önemli. Yağ oranındaki anormal artış hızı tehlike gösteriyor.
Ciddi bir halk sağlığı sorunu olarak kabul edilen ve başta
diyabet, kanser, kalp krizi, yüksek tansiyon ve inme gibi
hastalıkların ortaya çıkmasında önemli olan obezitede, vücut
ağırlığı değil, yağ oranındaki anormal artış tehlike sinyali
veriyor.
Uzmanlar, yağın vücutta biriktiği yerin de önemli olduğu, özellikle
erkeklerde sıkça görülen karın bölgesindeki yağlanmanın risk
taşıdığı ve obezitenin çocukları da tehdit eder bir düzeye geldiği
uyarısında bulunuyor.
Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayla Harmancı,
yaptığı açıklamada, obezitenin her geçen gün giderek büyüyen ciddi
bir halk sağlığı sorunu olduğunu söyledi.
Obezitenin, genel olarak vücuttaki yağ miktarının anormal şekilde
artması olarak tanımlandığını belirten Harmancı, sıklıkla vücuttaki
yağ miktarındaki artışa paralel olarak vücut ağırlığında da artış
ortaya çıktığını ifade etti.
Harmancı, obezitenin boy ve kilo dikkate alınarak ''vücut kitle
indeksi'' adı verilen bir formül ile değerlendirildiğini
belirterek, ''Vücut kitle indeksinin ≥30 kg/m2 olması obezite
olarak tanımlanmaktadır'' dedi.
Söz konusu hesaplamanın obezitenin tanısı için tek başına yeterli
olmadığını vurgulayan Harmancı, ''Çünkü unutulmaması gereken konu,
obezite vücut ağırlığının değil, vücuttaki yağ miktarının anormal
artışıdır'' diye konuştu.
Harmancı, yağların vücudun farklı bölgelerinde biriktiğini ve
biriktikleri bölgelere göre de klinik önemlerinin değiştiğini ifade
ederek, ''Örneğin, kadınlarda yağ birikimi sıklıkla kalça ve basen
bölgelerinde ortaya çıkmaktadır ve 'armut tipi' obezite olarak
adlandırılmaktadır. Erkeklerde ise yağ birikimi başlıca karın
bölgesinde ortaya çıkmakta ve 'elma tipi' obezite olarak
isimlendirilmektedir. Her iki durumda da vücut yağ oranı
artmıştır'' dedi.
''Yapılan çalışmalar elma tipi obezitenin daha ciddi sağlık
sorunlarına yol açtığını göstermektedir'' diyen Harmancı, bu
nedenle obezite değerlendirilirken mutlaka bel çevresi ölçümünün de
yapılması gerektiğine dikkati çekti.
Tedavi kişiye özel
olmalı
Harmancı, obezitenin genel olarak kişinin harcadığından daha fazla
enerji alımı sonucu ortaya çıkan bir bozukluk olduğunu söyledi.
Bu dengenin bozulmasında çok farklı nedenlerin rol oynadığını dile
getiren Harmancı, bu nedenle obezite tedavisinin mutlaka kişiye
özel olarak planlanması ve farklı branşların işbirliği ile
yapılması gerektiğini ifade etti.
Harmancı, hastaların tedavi öncesinde mutlaka, altta yatan başka
bir hastalığının olup olmadığının belirlenebilmesi için bir
endokrinoloji uzmanı tarafından detaylı olarak değerlendirilmesi
gerektiğine işaret etti.
Obezitenin, ciddi sağlık sorunlarına yol açabildiğinin altını çizen
Harmancı, şunları kaydetti:
''Diyabet, hipertansiyon, dislipidemi, kalp krizi, inme, safra
kesesi hastalıkları, karaciğerde yağlanma, gastro-ösefagial reflü,
adet düzensizlikleri, uyku apnesi, psikolojik sorunlar, eklemlerle
ilgili hastalıklar ve bazı kanser türlerine neden olabildiğinden
mutlaka tedavi edilmesi gerekmektedir.''
10 erişkinden 4'ü
fazla kilolu
Harmancı, obezitenin Türkiye'de de giderek artış gösteren bir
hastalık olduğunu belirterek, şu bilgiyi verdi:
''Ülkemizde son yapılan araştırmalar göstermektedir ki 10
erişkinden 4'ü fazla kilolu, 3'ü ise obezdir. Konunun bundan daha
da üzücü ve endişe verici olan yanı ise obezitenin artık çocukları
tehdit ediyor olmasıdır. Yapılan araştırmalar, anne-babası obez
olan çocuklarda obezitenin daha sık görüldüğünü ortaya koymaktadır.
Bunda genetik etkenlerin yanı sıra yaşam şekli ve beslenme
alışkanlıkları da rol oynamaktadır. Bu nedenle hem kendi hem de
çocuklarımızın sağlığı için obezitenin mutlaka tedavi edilmesi
gereken bir hastalık olduğu gerçeği kavranmalı ve büyük bir
kararlılık ve azimle bu hastalıkla savaşılması gereklidir.''
Dünya genelinde sağlık bakanlıklarının da obezite ile mücadeleye
önem verdiğini ve bunun için farkındalık projeleri hazırladığını
belirten Harmancı, basın yayın organlarının da konuya hassasiyet
içinde yaklaştığını ifade etti.
Harmancı, tüm bu çalışmaların dahi obezitenin kontrol altına
alınabilmesi henüz yeterli olmadığını bildirerek, bireysel olarak
da herkesin düzenli fiziksel aktiviteyi, sağlık beslenme
alışkanlığını bir yaşam biçimi haline getirmesi gerektiğini
söyledi.