Sedef hastalığı nedir tedavisi var mı tüm bedeni etkisi altına alıyor!
Sedef hastalığı nedir? Deri hastalığı olarak bilinen sedef hastalığı aslında tüm bedeni ele geçiren sistematik bir hastalıktır.
Deri hastalığı olarak bilinen sedef hastalığı sadece cildi değil aynı zamanda tüm bedeni etkileyen sistematik bir hastalıktır. Her ne kadar alakasız olarak görünen karaciğer yağlanması, kalp hastalığı, diyabet gibi hastalıkların yanında da görünmekle beraber kişinin psikolojisini de derinden etkileyebilmektedir. 29 Ekim Dünya Sedef Hastalığı Günü nedeniyle görüş bildiren Psoriasis Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Uludağ Üniversitesi Dermatoloji Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emel Bülbül Başkan sedef hastalığı hakkında tüm merak edilenleri elmaelma.com okurlarıyla paylaştı.
TÜM VÜCUDU ELE GEÇİRİYOR!
Sedef hastalığı derideki döküntülerin yanısıra karaciğer
yağlanması, diyabet, kalp hastalıkları, obezite gibi sistemik
hastalıklarla birlikte de görülebiliyor. Hastaların yaşam
kalitesini önemli ölçüde düşüren sedef; depresyon gibi psikolojik
sorunlara yol açabildiği gibi işgücü kaybından intihar eğilimine
kadar çok farklı bireysel ve toplumsal etkiler de yaratabiliyor.
Sağlıklı beslenme, egzersiz, ideal vücut ağırlığını koruma, sigara
ve alkolden uzak durma, stresten ve enfeksiyonlardan
kaçınmanın, tedavinin başarıya ulaşmasında oldukça önemlidir.
Deride keskin sınırlı ve üzerinde sedef rengi pullanmalar
bulunan kızarıklıklarla seyreden kronik seyirli inflamatuvar
bir hastalıktır. Klinik belirtilerini deride
göstermekle birlikte başta eklemlerde tutulum yapabilir ve
özellikle şiddetli seyrettiği dönemlerde daha belirgin olmak üzere
karaciğer yağlanması, diyabet, kalp hastalıkları, obezite gibi
sistemik hastalıklarla veya durumlarla birliktelik
gösterebilir. Sıklıkla diz, dirsek ve saçlı deri
olmak üzere vücudun birçok yerinde ve her yaşta ortaya
çıkabilir. Sedef hastalığı yaşam kalitesini önemli ölçüde
düşürür, depresyon gibi psikiyatrik sorunlara yol
açabilir. İşgücü kaybından intihar eğilimine kadar
görünenin çok ötesinde bireysel ve toplumsal etkileri olabilen bir
hastalıktır.
Hastalık belirtileri yüzde 80 oranında deriden başlar ancak yıllar
içinde artan oranda sedef romatizması gelişebilir. Hastaların yüzde
15-20'sinde başvuru anında eklem tutulumu görülür. Sedef
romatizmasını dermatologlar olarak taramak ve erken yakalamak hatta
tedavilerle belirtilerini engellemek önemlidir. Topuk ağrısı, el
parmak eklemleri veya kalça eklemlerinde ağrı, sabah tutukluğu gibi
belirtilerin varlığında mutlaka romatoloji uzmanına danışılmalıdır.
Eklem belirtilerinin bazen sessiz seyredeceği ve hasarın geç fark
edilebileceği unutulmamalıdır. Ancak sedef hastalarının hissettiği
her ağrı sedef artriti belirtisi olmayabileceği gibi, artriti olan
hastalardaki her döküntü de sedef olmayabilir. Bu durum ancak
ilgili branş hekimlerinin birlikte değerlendirerek ortaya
çıkarabileceği bir işbirliğini gerektirir.
BULAŞICI OLARAK BİLİNİYOR ANCAK...
Sedef hastalığında genetik geçiş bilinmektedir. Özellikle çocukluk döneminde başlayan sedef hastalarında genetik geçiş ön plandadır. Anne veya babanın birinde sedef varsa çocukta sedefin ortaya çıkma ihtimali yüzde 10'a, ikisinde de sedef varsa çocukta sedef olma ihtimali yüzde 50'ye kadar yükselmektedir. Halk arasında inanılanın tersine bu hastalık bulaşıcı değildir. Sedef hastalığı üst solunum yolları veya benzeri bazı enfeksiyon hastalıkları sonrası ortaya çıkabilir veya kötüleşebilir, ancak lezyonlarda şimdiye kadar bulaşıcı bir mikroorganizmanın varlığı gösterilememiştir. Aile içinde birden fazla bireyde görülmesi ise daha ziyade genetik geçişle ilişkilidir.
BİLİMSEL OLMAYAN ÇÖZÜMLERE KULAK VERMEYİN!
Sedef hastalığının tedavisinde amacın, derideki döküntülerin ve inflamasyonun ortadan kaldırılarak yaşam kalitesinin düzeltilmesi ve gelişecek ikincil problemlerin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Sedef tedavisinde topikal tedavilerden (kremler vb) fototerapiye, ağızdan alınan ilaçlardan enjeksiyon veya serum şeklinde verilen biyolojik ilaç tedavilerine kadar değişen spektrumda seçenekler mevcuttur. Önemli olan hastanın risk faktörleri ile birlikte bütünsel değerlendirilip doğru zamanda doğru tedavinin başlanması ve hastanın, iyi bir hasta-hekim ilişkisi çerçevesinde uzun soluklu izlenmesidir. Vücudunun geniş alanını kaplayan veya yüz, özel bölge, el ayak gibi yerleşimi olan ve hatta eklem belirtilerinin varlığında sadece topikal tedavi vermek ve iyileşme beklemek yanlış bir uygulamadır. Benzer şekilde çocuklukta, gebelikte, emzirme döneminde ve çocuk planlayan eşlerde tedavi seçenekleri değişir.
Sedef hastalarına uygulanan tedavilerin birçoğuna sağlık
güvencesi ile ulaşmak mümkündür. Hastalık şiddeti arttıkça tedavi
maliyetinin yükseldiğini düşünürsek erken tedavi ile hastalığı
kontrol altına almak önemlidir. Ancak yine de bir
şekilde doğru tedaviye ulaşamayan ve kremlerle oyalanan
özellikle şiddetli sedef hastalarının internet ve medya aracılığı
ile bilimsel kanıtı olmayan ve sedefi kökten çözdüğünü iddia eden
kişilerin elinde mağdur olduklarına şahit oluyoruz.
TEDAVİ SIRRI SAĞLIKLI YAŞAMDAN GEÇİYOR!
Sağlıklı beslenme ve egzersiz, ideal kiloya yakın vücut ağırlığını korumak, sigara ve alkolden uzak durmak, stresten kaçınmak, yazın güneş ışınlarından faydalanmak ve özellikle sonbaharda gelişecek gribal enfeksiyonlar başta olmak üzere enfeksiyonlardan korunmak sedef tedavisinde başarıya ulaşmada çok önemlidir. İyi bir tedavi bilimsel etkinliği kanıtlanmış hastaya en uygun tedavi yöntemi ile birlikte sağlıklı yaşama dair ipuçlarının bireysel alışkanlıkların değiştirilerek uygulanması ile mümkündür. Yaz ayları sedef hastaları için iyi bir dönemdir. Tatilin psikolojik etkisi, güneş ışığının iyileştirici etkisi ile birlikte sedef hastaları genellikle bu dönemi belirtiler açısından sakin geçirir. Yazın güneşten yararlanırken dikkat edilmesi gereken konu güneş yanıklarından kaçınmaktır. Zira güneşin olumlu etkileri yanık gelişecek kadar çok maruz kalındığında tersine döner ve hastalığı aktifleştirebilir, diğer bir deyişle hastalık belirtileri artabilir.