Aşırı alınganlığın altında yatan sebepler ve kurtulma yolları!
Uzm. Psikolog Lale Tuncel, yaşamımızı birçok yönden olumsuzlaştıran alınganlık hakkında bilgilendirdi.
Alınganlık hepimizin zaman zaman yaşamış olduğu insani bir düşünce tarzı ancak, bunun dozunu ya da sıklığını arttırdığımızda büyük problemlerle karşılaşabiliriz.
Çevremizdeki insanların davranışlarını, söylediklerini, hatta
söylemediklerini sürekli değerlendirir, bunlarla ilgili kendimizce
yorumlar yapar ve sonucunda kendimizi bir duygu içine sokarız.
Aşırı alınganlıkla yapılan yorumlar sonucu birçok farklı duygulanın
içine girebiliriz. Sıklıkla, yaptığımız yorumları kendimize,
“benliğimize” toptan bir değer biçerek yapar ve bunun sonucunda
kendimizi mutsuz, değersiz, öfkeli veya kaygılı bir duygu içine
sokarız.
Bu işleyişi bozulmuş düşünce tarzının (aşırı alınganlık) faturası da büyük olabilir. Kendimizi depresif, kaygılı, öfkeli hissedebilir ve bu duygularla tutarlı bir şekilde davranışlar sergileyerek ilişkilerimizi çıkmaza sürükleyebiliriz. Aşırı alınganlık ile aile hayatımızı, iş-okul yaşantımızı, arkadaş ilişkilerimizi, sosyal hayatımızı birçok yönden zora sokarız.
Aşırı alıngan biri için ya kendisiyle ilgili başkalarının
söyledikleri ve düşündükleri çok önemlidir ya da kendisi çok
‘önemli biri’ olduğu için sürekli onunla ilgili konuşulur veya
düşünülür. Bu iki durumda da genellikle yapılan hata zihin
okumaktır. Yapılan her hareket, söylenen her söz bir şey ima
ediyor, bir anlama geliyordur.
Evinde misafir ağırlayan bir kadın, misafirleri bir başkasının
evinin ne kadar dağınık olduğundan söz ediyorsa, mutlaka bu ona
atılan bir taştır. “Kesin benim evimin dağınık olduğunu
düşünüyorlar” şeklinde bir yorum yapar. Bunun temelinde ise
başkalarının da kendisi gibi hissedip davranacağı inancı
vardır.
Diğer taraftan, patronun “bu işi daha çabuk bitirmeni beklerdim”
sözü ile bir çalışan “benim yeterince ‘iyi bir çalışan’ olmadığımı
düşünüyor” diyerek kendisini mutsuz, çökkün ve hatta işten
çıkarılabileceğini düşünerek kaygılı hissedebilir. Burada yapılan
hata öncelikle, ister uzman olsun ya da olmasın, patronun yaptığı
değerlendirmeyi çok önemli ve kesinlikle doğru görmesidir. Diğer
bir hata da, gösterdiği ‘performansla’ ilgili patronun yaptığı
değerlendirmeyi ‘benliğine’ yapılmış bir değerlendirme olarak kabul
etmesidir. Hızlı yapılmayan bir görev, kötü bir çalışan olmak
anlamına gelmektedir? Performans değil de benlik
değerlendirildiğinde yaşanan duygular da başa çıkması zor duygular
olacaktır.
Bu gibi aşırı alınganlıkla yapılan değerlendirmelerden ve ağır
sonuçlarından kaçınmak için zihin okumaktan ve diğerlerinin bizim
hakkımızdaki görüşlerine aşırı önem vermekten uzak durulması
gerekir.
Bunun için yapılabilecekler:
Başkalarının sizin hakkınızda düşündüklerinin sadece düşünce
olduğunu unutmayın.
Sizin hakkınızda düşüncesini ifade eden ya da değerlendirme yapan kişilerin ne kadar uzman olsa da yanılabileceklerini unutmayın.
Diğerlerinin görüşlerini değerlendirme ve kabul etmeme hakkınızın
olduğunu unutmayın.
Hiç kimse, siz izin vermediğiniz sürece, sözcükleriyle ya da tavırlarıyla sizi incitemez.
Diğerlerinin aklından geçenleri bilme gibi bir gücümüzün olmadığını kabul edin.
Samimi olduğunuz kişilere gerçekten ne düşündüklerini, ne söylemek istediklerini açıkça sorun ve tahmin yürütmek gibi zor bir işin içine girmeyin.
Yapılan eleştirileri bütün benliğinize değil o anki davranışa/performansa yönelik yorumlar olarak değerlendirin.