Çocukları şiddet içeren olaylardan koruyalım!

İstanbul Bilgi Üniversitesi ve Türk Psikologlar Derneği ortak bir çalışma yaptı ve “Çocukları şiddet içeren olaylardan koruyalım” başlıklı bir yazı yayınladı.

Televizyon, basın, internet gibi sosyal medya araçları çocukların yaşlarına göre bilinçli bir şekilde kullanıldığında çocuk gelişimine önemli katkıları bulunabilmektedir. Ancak, günümüzde çocuklar şiddet içeren, yaşlarına uygun olmayan birçok oyun ve program izleyebilmektedirler. Sosyla medyada yaralılar, ölüler, şiddet içerikli fotoğraflar sınırsızca yayınlanmakta ve bu olumsuz içerikli görüntüler çocukların bunları yıllarca hatırlayıp olumsuz etkileri altında kalmasına sebep olabilmektedir.

Bilimsel araştırmalar da şiddet içerikli bilgisayar oyunlarının, TV programlarının, internet ve basında yayınlanan haberlerin çocukların duygusal ve davranışsal sorunlar yaşamasına sebep olduğunu ortaya çıkarmıştır. Özellikle içinde bulunduğumuz bugünlerde çocukların şiddet içerikli programlardan korunmaları gerekmektedir.

Büyükler olarak ne yapmalıyız?

 
Televizyon, gazete ve sosyal medyayı kullanan, Facebook, Twitter hesapları olan çocukların neleri izlediğini düzenli olarak takip edilmelidir. Ayrıca çocukların ağabeylerinin / ablalarının, anne / babalarının hesaplarına erişimi varsa burdaki bilgilere de dikkat edilmelidir.
Çocukların yanlarında onları korkutacak haber ve konuşmalardan kaçınılmalıdır. Çocuklar çevrelerindeki olayları dinlemiyorlarmış gibi görünseler de esasında birçoğunu dinlemekte ve kendilerine göre çok değişik yorumlar yapabilmektedirler. Örneğin tekrar tekrar izledikleri bir olayın kendi ailelerinin de başına gelebileceğini düşünüp kaygı duyabilmekte ve kendilerine göre korku dolu fikirler üretebilmektedirler. Bu nedenle yetişkinler olarak çocukların duyduklarını ve gördüklerini ne şekilde yorumladıklarını anlamamız çok önemlidir.
  

Lütfen çocuklarınızı yakından takip edin

1- Şiddet içeren bir olayı herhangi bir şekilde izlemişlerse bu olaylar hakkındaki duygu ve düşünceleri sorulmalı; zorlamadan konuşmaya teşvik edilmelidirler. Çocuklarla sohbet saatleri genellikle yemekte, uykudan önce gibi dikkatlerinin başka aktivitelerle meşgul olmadığı anlarda olmalıdır.

2- Yetişkinler, çocuklarına açıklamalar yaparken soyut kavramlardan olabildiğince kaçınmalı, basit ve anlaşılır ifadeler kullanmalıdır.

3- Çocuklar olaylardan etkilendiklerini bazen sözlerle ifade etmeyebilirler ve endişelerini büyüklerle paylaşmayabilirler. Ebeveynler çocuklarının davranışlarına, oyunlarına ve resimlerine dikkat ederek bu olaylara nasıl anlam verdiklerini öğrenmeye çalışabilirler.

4- Çocuklar duygu ve düşüncelerini en rahat oyunlarda ifade edebildiğinden onlara mümkün olduğunca oyun ortamları sağlanmalıdır. Bu oyunlarda ebeveynler çocuğu yönlendirmemeli ve onun istediği doğrultuda oyuna katılarak, endişelerini anlamaya çalışmalıdırlar..

5- Çocuklar endişe duydukları konuları açtıklarında ebeveynler konuşmaktan çekinmemeli; önce çocuğun duygu ve düşüncelerini öğrenmeli, sonra gerekli açıklamaları ve düzeltmeleri yapmalıdır. Açıklamalar mümkün olduğunca güven verici olmalı ve korkutucu düşüncelerin artırılmamasına dikkat edilmelidir. Şiddet kullanılan oyun ve olaylarda tarafların konuşarak ve uzlaşarak çözüm yolları bulabilcekleri açıklanmalı ve gerekirse örnekler verilmelidir.

6- Çocuklara her zaman akıllarına gelen soruları ebeveynlerine sorabilcekleri ve endişelerini paylaşabilecekleri belirtilmelidir. Çocuklar tekrar sorular sorarlar; bu sorular sabırla, sakinlikle cevaplandırılmalı; çocuklarda güven uyandıracak ve yaşlarına uygun cümleler kurulmalıdır.

7- Ne kadar yoğun bir yaşam sürülse de mümkün olduğunca çocuğun yaşantısındaki rutinler aksatılmamalıdır.

8- Aşağıdaki belirtiler görüldüğü takdirde, bir çocuk ruh sağlığı uzmanından yardım almaktan çekinmemelidir.

 Aşırı korkular,
Uyku ve yemede bozulmalar,
Üzgün ve endişeli ruh hali,
İsteksizlik ve normal aktivitelere olan ilgide azalma,
Dikkatin bozulması ve okulda başarısızlıklar,
Vücutla ilgili ağrı ve endişelerin fiziksel bir sebep olmadan artması,
Çabuk sinirlenme ve aşırı kızgınlık,
Tuvalet alışkanlıklarında gerileme,
 

Sonuç olarak çocuklar etrafında kaygı ve gerginlik yaratan her tür olaya karşı oldukça hassastırlar ve olan biteni kendilerine özgü bir şekilde yorumlayabilirler. Gösteri, miting gibi toplumsal olaylarda polisin güç kullanımı ve bu konuda yoğun eleştirinin hedefi olması ise çocuklar için özellikle zorlayıcı olabilir. Özellikle, okul öncesi dönemde çocuklar insanları iyiler – kötüler gibi keskin bir ayrım içinde algılar ve anlamlandırırlar. Bu anlam dünyasında ebeveyn, öğretmen, polis gibi otorite figürleri genel olarak iyi, doğru ve çocuğu koruyacak olan figürler olarak belirir. Bu imajın zedelenmesi çocukta genel olarak bir güvensizlik hissi, kendisinin de sert bir şekilde cezalandırılacağı korkusu yaratabilir. Çocuklar okul çağıyla birlikte iyi ve kötü ayrımlarını biraz daha bütünleştirebilir ve daha gerçekçi düşünebilirler. Yaşanan olaylarla ilgili çocuklarınızı dikkatle takip etmek ve çocukların sorularını cevaplarken yorumlarımızı yaşlarına uygun bir düzeyde tutmak, samimi ama sakinleştirici açıklamalar yapmaya çalışmak önemli olacaktır.