Paris'ten İstanbul'a uzanan bir hikaye!
ELMAELMA sizin hikayelerinizi paylaşmaya devam ediyor. Okuyucularımızdan Khodia, kendi serüvenini böyle anlattı…
" Ben Khodia, bundan 31 yıl önce "dünyanın en güzel şehri" denilen Paris'te dünyaya geldim ve Metz Üniversite'sinden mezun oldum. Ne var ki, 3 yıldan fazla bir zamandır kalbim başka bir şehirde çarpıyor.
İşte benim hayatımdaki paradoks da bu: Fransa'yı, kültürünü,
temizliğini ve nezaketini sevmek ancak, dinamizm eksikliğine, bir
sonraki günü düşünme paniğine ve süre gelen depresyonuna
katlanamamak…
İçimdeki farklı yerler görme isteğiyle ve yeşilin daha yeşil,
güneşin daha etkin, ilişkilerin daha sıcak olduğu yerlere gitme
arzusuyla, bir anda karar verdim. Paris'ten 3 saatlik bir
uçuşla, giderek büyüyen bir ülkenin metropolüne, İstanbul'a
adım attım."
HER ŞEY ŞÖYLE BAŞLADI…
" Lüksemburg'da bir organizasyon şirketinde çalışıyordum. 1 yıldan
beri izin kullanmamıştım. Birkaç saat içinde her şeyi ayarladım ve
10 günlük bir mutluluğa doğru yola çıktım. Lezzetli mutfağı,
çarşıları ve Boğaz'ıyla bu otantik şehri keşfettim.
Her güzel şeyin bir sonu vardı elbet.. Bu baş döndüren şehre
'hoşçakal' derken, kalbim ' görüşmek üzere' diye fısıldadı ve
Lüksemburg'a geri döndüm. Birkaç hafta sonra motivasyonumu
kaybettiğimi anlayarak bu işe son verdim. Bazı şeyler gitmediği
zaman zorlamayı sevmeyen bir kişiliğim var. Aynı yerde 50 yıl
çalışıp, yılın elemanı olma ya da milyonlar kazanma derdine düşmek
bana göre değil…"
HAYATIMI YENİDEN PLANLADIM
"Net olsa da olmasa da, hayatta herkesin bir amacı vardır.
Tatildeyken insanın fikirleri daha da netleşir. Her zaman biraz
çingene ruhlu olduğumu düşünmüşümdür. Yeni kültürler, yeni ülkeler,
yeni bakış açıları keşfetmeyi severim.
Tam da bu yüzden acilen bir 'kaçış' planladım. Aşık olduğum en son yer çok belli ve çok yakındı. Neden olmasın dedim ve yeniden yola çıktım. Her şey bıraktığım gibiydi. Kendimi hiç de kaybolmuş hissetmiyordum. Ve işte ikinci evimdeydim…
Bir ay sonra bu kısa yolculuğu uzun bir döneme uzatmaya karar
verdim. Artık İstanbul'a yerleşiyordum. Fransız okuluna giden
çocuklara derslerinde yardımcı olmaya başladım. Çocukların
doğallığı çok hoşuma gidiyordu.Zamanla alanımı genişlettim. Artık
fransızca konusunda annelere, babalara ve liseye giden gençlere de
yardım ediyordum."
ŞİMDİ 'ÇOCUĞUM' DEDİĞİM BİR İŞİM VAR
2015'in Haziran ayında “La Crème de la Crème#frenchworkshop” adıyla
Beşiktaş'ta kendi işimi kurdum. Öğrencilerime 'iyinin de iyisi'ni
vermeyi amaçlayarak bu ismi seçtim.
Aslında bu proje, uzun süre Türk ailelerin yanında geçirdiğim
vakitten doğdu. Hep kendi kendime 'bu çocukların bir arada olmaması
çok yazık' diyordum.
İstanbul'da çocukların hem çalışıp hem kaynaşacağı tek yer okul.
Ancak tabii ki okullar daha ciddi ortamlar. Daha rahat bir ortamda
dillerini geliştirecek bu projeye bu nedenle imza attım
diyebilirim.
Öncelikli amacım, Fransızca'ya olan sevgimi çocuklara da geçirmek.
Bunun için grup ya da özel dersler hazırlıyoruz. Öğrenmek
paylaşmaktır. Buradan yola çıkarak kollektif çalışmalarda daha iyi
öğrendiğimizi söyleyebilirim.
Deneyim hayatı boyunca ailelerin en büyük ihtiyaçlarını hep not
aldım. Genel olarak çocukların dili, anadili Fransızca olan
kişilerden öğrenmelerini istiyorlar. Bu doğrultuda ekibimizi
özellikle Fransızlardan oluşturduk.
Bu maceraya atıldığım için kendimi gerçekten çok mutlu
hissediyorum. Hayat 'bayatlamaya' başladığında her şeyi bırakıp
yeniliklere açılmaktan korkmamak gerekiyor. Umarım kendi maceramla
başka insanlara da cesaret verebilirim.
Fransız bir atasözü der ki: " Başaramayacağımızdan emin olduğumuz
tek şey, harekete geçmediklerimizdir "
Hayal ediyoruz, harekete geçiyoruz, öğreniyoruz ve
gerçekleştiriyoruz. Tek bir hayatımız var, her dakikasını dolu dolu
değerlendirelim"