Sonbahar sancısı

Bakakalırsın giden yazın ardından. Güneşi görürsün hep ama daha az ısıtmaya başlar ışıkları.

Gökhan Dağıstanlı

Bakakalırsın giden yazın ardından. Güneşi görürsün hep ama daha az ısıtmaya başlar ışıkları. Ellerinde şeffaf bavullarıyla kuş sürüleri geçer gider yavaş yavaş ısınmaya başlayan kara parçalarının ağaç dallarına. Bu izleyişin bile başlı başına bir hüznü vardır. Sadece kuşlar olsa iyi, sebepsiz mutluluklar, yorulmayan dinçlikler de gider. Unutulan huzurevleri yavaş yavaş düşer akla, mezarlıklardan ayrık
otları ayıklanır. Frenleri tutmayan, anlamlı ya da anlamsız bir hüzün yokuş aşağı hızlanır insanın aklına doğru. Öpüşmeler, sevişmeler azalır. Denizin tuzu sırra kadem basar teninden. Kimbilir kaç yaz daha kaldı ömründe diye düşünmeye bile ancak sonbaharda başlarsın. Yaz tutar insanın aklını belinden. Karamsarlığa mahal vermez. Akdeniz’e kıyısı olmaya görsün bir ülkenin. Havasından mı suyundan mı bilinmez yaz mevsimini bekler bu toprakların çocukları. Hoşgörü, anlayış, gülümseme mevsimlere göre değişir Akdeniz insanında. Yazın kuşandıkları zerafet kışa doğru leke tutmaya başlar. Eski alışkanlıklarıdır bunlar Akdeniz’in; keyfinin sürülmesine ses etmez ama kederini dayatır. Tesadüf değildir sonbaharda hayattan göçüşlerin sayısındaki artış. Direnci kırılan her insan, istemeye istemeye kuşlara uyar.

Hele İstanbul’daysan, keyfine iyiden iyiye limon sıkılır. Okullar açılır, trafik başlar, tüm toplu taşıma araçları hınca hınç dolar. İstiap haddini çoktan aşmış bu şehir, yollara insan kusar. İşe gitmesi bir dert, işten dönmesi başka bir derttir. Kepçeyle tüketir insanı. Gününün çeyreği, bu şehirde yaşamanın vergisidir. Hepsinden kötüsü, kültürsüzlüğün yüzüne yüzüne çarpmasıdır tabii. Oksijen tüketicisi bir grup günün hemen her anında üzerine çullanır; kimi zaman metroda, çoğu zaman metrobüste gelecek kaygını körükler. Kişisel zorlukları da başlar sonbaharın. Teninin bronzluğu azaldıkça, taşıdığın kıyafet sayısı artar. Ya çok ince kalır seçtiklerin, ya haddinden fazla kalın. Allah başka dert vermesin. Bunlar kolay aşılır. Daha kötüsü, tüketilmiş yıllardan ve yaşamaktan yorulduğunu en çok bu mevsimde anlar insan. Hep kötü değil ya sonbahar. Bunca hüzün şahane bir romantizmi paslar önüne. Yazın gelir geçerliğini aşıp kalıcı bir yuva aramaya başlar insan kalbine. Yeniden gelir yaz, üzülme. Yaşamsal sancıları büyüktür ama aşkları da büyüktür sonbaharın. Yalnızlıksa eğer yazdan getirdiğin, bırak açılsın yeni bir aşka kolların.

"Sitemizde köşe yazarı olarak yazı yazan tüm yazarlarımız yazdıkları yazı ve görüşlerden tamamıyla kendileri sorumludur. Köşe yazarlarının yazılarından dolayı İnternethaber Yayıncılık AŞ. (elmaelma.com) hiçbir şekilde yasal sorumluluk kabul etmemektedir."
Yorumlar 1 yorum