Alzheimer

Çağımızın en büyük korkularından olan Alzheimer'ı tanıyalım.

Alzheimer

Alzheimer Hastalığı (AH), 65 yaşın üzerindeki insanlarda demansın (bunama) en sık nedeni olarak karşımıza çıkıyor. Belleğin yanı sıra günlük yaşam aktivitesini sürdürme becerilerini de kademeli olarak yıkıma uğratırken, iletişim kurma, mantık yürütme ve yargıya varma gibi değerler neredeyse kayboluyor. Hastalık, kimilerinde yavaş, bazen hızlı ilerliyor. İlerledikçe kişilik ve davranış değişiklikleri de ortaya çıkabiliyor. Hastalığın geç evrelerinde hasta giyinme, kişisel temizlik/bakım, yemek yeme ve diğer temel fonksiyonlar yardımsız yapamaz duruma geliyor. Sokağa tek başına çıkmak istemiyor, gittiği yerleri karıştırıyor. Sürekli bakımına muhtaç hale geliyor. Hastalık üzerinde yıllardır çalışan bilim adamları, birçok faktörün rol oynadığını düşünüyor. En iyi bilinen ve en sık görülen risk faktörleri arasında yaşlanma ve ailede demanslı başka kişilerin olması gösteriliyor. Genel olarak 65 yaşın üzerindeki kişilerin yüzde 10'unda Alzheimer görülürken, 85 yaşından sonra ise bu oran yüzde 50'ye yükseliyor. Tüm dünyada insanların beklenen yaşam sürelerinin giderek uzaması beraberinde birçok hastalığı da getiriyor. Bunlardan biri de Alzheimer hastalığı. Yaşam süresinin uzaması Alzheimer hastalarının sayısını her geçen gün artırıyor. Yalnız ABD'de 2000 yılı için tahmin edilen Alzheimer hastası sayısı 4 milyon kişi iken 2050 yılında bu sayının 15 milyon kişiye ulaşacağı hesaplanıyor. Benzer şekilde Türkiye'de 2000 yılı için hesaplanan 65 yaş üzeri yaşlı nüfus 3.8 milyon kişi iken, 2010’da bu sayının yüzde 29'luk bir artışla 4.8 milyona ulaşacağı ifade ediliyor. Bu oranlar hastalığın sıklığı ile birlikte değerlendirildiğinde, Türkiye'de 2000 yılında 380 bin civarında tahmin edilen Alzheimer sayısı 2010’da yaklaşık 480 bin kişiye ulaşacak.

Sayı sürekli artıyor

Alzheimer Vakfı Başkanı ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri Kliniği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Engin Eker, hastalığa yakalanan sayısının her geçen gün arttığına dikkat çekerken, bu hastalara bakan kişilerin de depresyonda olduğunu belirtti. Alzheimer Hastalığı konusunda yeni bir kitap da yazan Prof. Dr. Eker, Sağlıkla için Alzheimer'i anlattı. Prof. Dr. Eker, şöyle konuştu:
"Hastaların sayısı dünyada 18 milyona, Türkiye'de de 250 bine ulaştı. Hastalığın görülme sıklığı 25-30 yıl içinde özellikle gelişmekte olan ülkelerde artacak. Hastalık süreci hasta yakınları ve bakıcıları için de çok zor. Araştırmalarda bu hastalara bakanların yüzde 60'ının depresyonda olduğu saptandı. Alzheimer hastalarının en belirgin özelliği yeni öğrenilmiş bilgileri hatırlamada zorluk çekme. Özellikle kişisel hayatıyla ilgili zamanı ve yeri belli olayları hatırlamada zorluk çekerler. Dikkati vermede ve yoğunlaşmada zorluk olabiliyor. Öğrenme kolay olmuyor. Ayrıca 80 yaşından sonra da organizasyon yapmada, olayları önem sırasına koymada zorluk oluyor."

Unutkanlık yaşlılık değil

Alzheimer’ın, hekim olmayanlar tarafından da fark edilebileceğini söyleyen Prof. Dr. Engin Eker, sözlerini şöyle sürdürdü: "Belirtileri hastalar arasında değişkenlikler göstermekle birlikte, diğer insanlar tarafından farkedilen ilk sorun evde, işte ya da çeşitli aktivitelerdeki performansı etkileyecek kadar şiddetli unutkanlıktır. İyi tanınan insanların ya da nesnelerin adlarının unutulması, hiçbir zaman yaşlanmanın normal bir parçası değildir. Unutkanlığı yaşlılığa bağlamamak gerekir. Unutkanlık, Alzheimer başlangıcı olabilir. Yaşlanan toplumumuzda hasta sayısı artınca, erken ve doğru tanı önem kazandı. Alzheimer gelişmiş ülkelerde kalp hastalıkları, kanser ve inmeden sonra ölüme neden olan hastalıklar arasında dördüncü sırada. AH, yaşlıda görülen demans tablolarının yaklaşık yüzde 60'ını oluşturuyor. Durum böyle olunca, son 20 yılda AH ile ilgili bilgilerimiz de hızlı bir şekilde arttı.”

Nasıl tedavi edilir?

Alzheimer'ın tam olarak iyileştiren bir tedavi bulunmamakla birlikte, hastalığın ilerlemesini yavaşlatabilen ve belirtileri azaltabilen ilaçlar geliştirildi. İlaç tedavisi duygusal ve davranışsal belirtiler üzerinde de yarar sağlar. Hasta ve yakınlarının durumla baş etmelerine yardımcı olmaya, hastalık ve tedavisiyle ilgili bilgi almalarına ve yaşam kalitelerini yükseltmeye yönelik destekleyici bakım da tedavinin önemli bir parçası.

Çevresel faktörler etkili

"Çevresel risk faktörlerinin AH'nın patogenezinde rol oynadığını biliyoruz" diyen Prof. Dr. Engin Eker, şöyle konuştu: "En önemli risk faktörü yaştır. 65 yaşın üzerinde prevalens her 5 yılda ikiye katlanır. Yaştan sonra en önemli risk faktörü aile anemnezidir (anne, baba, kız veya erkek kardeş). Ailesinde iki veya daha fazla AH olanlarda risk çok daha fazladır." Prof. Dr. Eker, hekimlere düşen görevleri de şöyle anlattı: "Hekim, yaşlıda sadece yakın zamanda çıkmış zihinsel bozukluklar ve tıbbi sorunların nedenleri üzerinde durmamalı, ayrıca hastanın ekonomik, sosyal ve legal sorunlarına da eğilmelidir. Hekim, hasta yakınlarının ve gönüllü kurum ve kişilerin yaşlıya nasıl yardım edebilecekleri konusunda bilgi toplamalıdır. Hastanın kardiovasküler, renal ve solunum sistemlerine özel dikkat verilerek fiziksel sağlığı en iyi şekilde sürmesine çalışmalıdır. Yeterli beslenmeye ve diş bakımına dikkat edilmelidir. Yüksek oranda çeşitli vitaminleri ve mineralleri içeren prepratlar muntazam verilmelidir. Uygun işitme aleti ile işitme zayıflığı düzeltilmeye ve katarakt gibi durumlarla başedilmeye çalışılmalıdır. Günlük aktiviteler hastanın kendine olan güvenini artırıcı ve hastanın çevreyi, en az düzeyde de olsa, kontrol edici özellikler taşımalıdır. Hastanın aktiviteleri istekleriyle ve kalmış olan yetenekleriyle uyumlu olmalıdır. Hasta aşırı uğraşlardan ve uyarılardan korunmalıdır. Öte yandan sosyal izolasyondan ve duyu yoksunluğundan da kaçınmalıdır.

Alzheimer’ın 10 habercisi:
1. İş becerilerini etkileyen, yakın zamanla ilgili bellek kaybı
2. Günlük işleri yapmada güçlük
3. Konuşmayla ilgili güçlük
4. Zamanı ve mekanları karıştırma
5. Yargı ve karar vermede güçlük
6. Soyut düşünme becerisinde güçlük
7. Sık kullanılan eşyaları yanlış erlere koyma
8. Ruh hali ve davranışlarda değişim
9. Kişilik değişimleri
10. Sorumluluktan kaçınma.

Geriye dönebilen demanslar
1. Tedavi amacıyla verilen çeşitli ilaçlarla oluşmuş entoksikasyonlar (analijezikler, antikolinerjikler)
2. Metabolik bozukluklar (azotemi, hiponatremi, hipoglisemi).
3. Endokrin hastalıklar (örn: hipotiroidizm)
4. Kronik enfeksiyonlar
5. Konjestif kalp yetmezliği
6. Kronik kardiak aritmiler
7. Serebrovasküler olaylar
8. Subdural hematom
9. Kronik beyin enfeksiyonu
10. Beyin tümörü.
11. Normal basınçlı hidrosefalus
12. Kronik anemi
13. Malign olaylar
14. Hipoksi ile birlikte olan kronik akciğer hastalığı
15. B12 vitamini ve folat eksikliği
16. Kimyasal entoksikasyonlar
17. Alkolizm

Risk Faktörleri:
Yaş
Apolipoprotein E4 allel
Kadın cinsiyeti
Kafa travması
Düşük eğitim düzeyi
Erken histerektomi
Hipertansiyon
Diabet
Alkol alışkanlığı
Beyinde ak madde lezyonları
Sık sık uzun süreli genel anestezi
Myokard infarktüsü
Atrial fibrilasyon
Hipotiroidizm

Prof. Dr. Engin Eker

Yorumlar