Bir çocuk doğmadan önce, hep aynı pembe gözlüklerle hayaller kuruluyor: “Dünyanın en tatlı, en huzurlu, bakımı en kolay çocuğu doğacak ve ben onu görür görmez hemen çok seveceğim.” Ancak her ne kadar çocuğunu sevmek en temel içgüdü olarak kabul edilse de, bazı kadınlarda annelik duyguları birçok nedenden dolayı hemen oluşamayabiliyor.
6 2
Doğum sonrası depresyonun (DSD) annelerde farklı olumsuz duygular yaşadığını “Bebeğine hemen pozitif duygularla bağlanamayan bir anne, yaşadığı olumsuz duyguların altında ezilerek bir yandan kendini suçlarken, bir yandan da kendisini hastalık seyrini olumsuz etkileyebilecek yalnızlığın içine hapsedebiliyor. Bu kişiler ruhen acı çekerken, dışarıya karşı gülümsemeye çalışabiliyor.
6 3
Klinik depresyon tablosunda kendini mutsuz hissetme hali, ilginin, enerjinin ve sevinme hissinin kaybolması, motivasyonsuzluk ve aşırı yorgunluk gibi ana belirtilerin yanı sıra konsantrasyon zorluğu, değersizlik ve suçluluk hissi, özgüven kaybı, gelecek kaygısı, uyku ve yeme sorunları ya da bazı ağır vakalarda intihar düşüncelerine rastlanabiliyor. Tüm bunların sonucunda da annelik duygusu örseleniyor.”
6 4
“Psikolojik açıdan bakınca, doğum eylemine bağlı fiziksel şikâyetler, bebekli hayatın getirdiği uykusuz geceler ve sana muhtaç bir varlığın sorumluluğunu üstlenmek birçok aileyi fiziksel ve psikolojik olarak zorlayabiliyor. Bebekli yeni hayata uyum sağlamak her zaman dışarıdan gözüktüğü kadar kolay olmayabiliyor. Birçok anne aslında ne kadar kötü bir halde olduklarını ve zorlandıklarını söylemekten utanabiliyor”
6 5