Cinsel hayatta abartılı düşüncelerin önemine dikkat çeken CİSED Genel Başkanı Cinsel Terapist Uz. Dr. Cem Keçe; “Farklı iletişim türlerinin en özel ve güzeli olan cinsellik, içinde barındırdığı özel duygular nedeniyle bir hayli gizemli ve şehvetli bir aktivite olarak biliniyor.

Kişiyi pespembe bulutların üzerine çıkarabilecek kadar eşsiz bu güzelliğin huzurlu ve arzu dolu yaşanabilmesi için özel bir kişi, özel bir yer ve özel bir zaman gerekiyor.
11 3

Hormonların etkisiyle ortaya çıkan cinsel hazzın doğru yaşanması, diğer bir değişle kişinin ya da çiftin hayatının eğlenceli bir parçası olabilmesi için, doğru algılanması önem taşıyor.

Aksi takdirde, çok fazla yüceltilen ya da fazlasıyla yerin dibine geçirilen, kısacası abartılan cinsellik, cinsel işlev bozuklukları başta gelmek üzere, özgüven eksikliği, karşı cinsle olan iletişim bozuklukları ve psikolojik baskı gibi pek çok olumsuzluğu beraberinde getirebiliyor.

Dolayısıyla, gizemi hala çözülemeyen cinsellikle ilgili korku ve endişeleri yansıtan ‘Erkek adam her gün seks yapar!’, ‘Erkekler cinsel ilişkiye her zaman hazırdır!’, ‘Sekste erkeğin penis boyu çok önemlidir!’ gibi cinsel mitler (hurafeler, doğru bilinen yanlışlar) abartılı söylemlerden başka hiçbir şey değil… Bu nedenle, cinsellikte ‘ABARTMA’ yerine cinselliğin ‘HAYATIN EĞLENCELİ BİR PARÇASI’ haline getirilmesini tavsiye ediyoruz.” dedi.
11 4

Sekste korkuya yer olmadığını söyleyen CİSED Genel Başkan Yrd. Uz. Dr. Yasemin Yıldız; “Kişinin aklının ve ruhunun yer almadığı, sadece bedene hapsolmuş bir eylem olarak algılanan cinsellik, bireylerin birbirlerine yanlışları doğruymuş gibi aktarmalarından dolayı büyük bir kâbus olmaya devam ediyor. Oysa ki, kadın ve erkeğin cinsel ilişki yaşamayı istemesinin temelinde aşk, sevgi, şefkat, sadakat gibi yüce duyguların yatması gerekiyor. Bu duygular ve beraberinde gelen romantizm, özellikle yaradılışı gereği hassas bir yapıya sahip olan kadınların, karşı cinsle kurduğu cinsel ilişkinin olmazsa olmazları…

Çiftlerin birbirlerini ve yaşadıklarını doğru algılayabilmeleri için korkmamaları gerekiyor. Korku, bir belirsizlik karşısında tehdit algısı ile tetiklenen rahatsız edici ve olumsuz bir his olarak biliniyor. Çoğu zaman korku belirli bir ağrı veya tehdit olarak algılanan bir durum karşısında uyarıcı bir tepki olarak ortaya çıkan yaşamsal bir mekanizma…
11 5

Tehlike ile karşılaşan bir kişi korkuyor ve bu korku sonucunda kaçmak için bir tepki oluşturuyor ve aşırı durumlarda donup kalabiliyor. Dolayısıyla, ‘Seks yaparsan ölürsün!’ veya ‘İlk gece oluk oluk kanaman olur!’ gibi cinsel mitlerin yarattığı ‘KORKU’ imparatorluğunun yerine ‘HAZ ALIP RAHATLAMA’ algısının yerleştirilmesi gerekiyor.

Çünkü Goethe’nin dediği gibi; ‘Korkacağımız tek şey, korkunun kendisidir’ dedi.
11 6