Aynı zaman zarfı içerisinde yiyecek üreticileri yanlarına bilim ve teknolojiyi de alarak, ürünlerini zenginleştirmek için çabaladı. Üreticiler yiyeceklerle oynayarak yalnızca tuz şeker ve yağa olan bağımlılığımızı arttırmakla kalmadı ; yiyeceklerin dokusunu, aromasını ve görünüşünü de değiştirdiler.

Hamburger zincirlerinin biftek aroması eklenen patates kızartmaları, keklerin içerisine enjekte edilen krema dolguları gibi çekici hale getirilen yiyeceklerin ulaştığı son nokta ızgarada pişirilmiş görünümü verilen tavuklar.
Bu yiyecekleri evde yapabilmek ve aynı lezzeti yakalayabilmek pek mümkün değil.
12 2

California Üniversitesi profesörlerinden Dr. Kessler, "Bu yiyeceklerin birden fazla duyuya hitap eden kombinasyonları ağzımızın içerisinde bir şölene dönüşüyor."diyor.

Gıda mühendislerince tasarlanan bu yiyecekler tat alma reseptörleri sayesinde direkt olarak beyne ulaşıyor. Yale Üniversitesi tıp Fakültesi araştırma görevlisi Dana Small, gıda mühendislerinin üzerinde çalıştığı lezzet tercihlerinin yüz yıllar içerisinde, hayatta kalma dürtüsü doğrultusunda evrim geçirdiğini belirtiyor.
12 3

Şekerin tadını sevmeseniz de kalori bakımından son derece zengin olması nedeniyle beyniniz size tekrar şeker yemenizi söyleyecektir. Eğer doğru besin tercihini yapmak istiyorsanız, salt şeker yerine havuç tüketmek çok daha faydalı.

Beynimizdeki mevcut kimyasallar da yiyeceklere karşı koymamıza yardımcı olacak özelliklere sahip değil. Bir sinir taşıyıcısı olan dopamin odak yaratıyor ve bu odağı sabit tutyor. Dopamin sayesinde en baskın uyarıcıya odaklanmış bulunuyoruz. Ve gıda mühendisleri şekerli bir katmanın üzerine tuz ve en üste yağ katmanı eklemenin bir yiyeceği karşı konulmaz yapacağını biliyor!
12 4

Karşı konulmaz yiyecekler üretmede tuz, şeker yağ üçlüsü yalnızca işin bir tarafını oluşturuyor. Gıda üreticileri aynı zamanda ağız sulandırıcı aromaları ve son derece dikkatli şekilde hazırlanan yiyecek dokularını da kullanılyor.

Peki bu döngüyü kırmak için neler yapılabilir?
12 5