Makrobiyotik diyet de diğer diyet türleri gibi az yağlı ve bol lifli bir beslenme tarzı öneriyor. Diyette kullanılan soya sosu, bu mucizevi besinin faydalarından da yararlanmanızı sağlıyor.

Kanser hastalarının tercihlerinden biri olan bu az yağlı ve bol lifli beslenme biçiminin sağladığı Fitoöstrojen, östrojen odaklı kanser tehlikesini düşürüyor.
8 2

Fitoöstrojenler, hormon olmayan ve patates, fasülye ve maydonoz gibi sebzelerden aldığımız östrojen hormonunu taklit eden bitkisel östrojenlerdir.

Makrobiyotik diyetle düzenli olarak tüketilen fiyoöstrojenler hem olası kanser riskini azaltmaya hem de menapoz ve mensturasyon öncesi dönemlerde kadınları rahatlatmaya yarıyor.
8 3

Makrobiyotik diyet , yaşam şeklinizi düzenleyip daha sağlıklı alışkanlıklar kazanmanızı amaçlıyor.

Yiyecekleri daha çok çiğnemekten, daha fazla egzersiz yapmaya ya da doğada daha fazla vakit geçirmeye varan geniş bir yelpaze diyebiliriz. Fakat bu beslenme biçimi temelinde gıdaları iki gruba ayırır.

1. grup gıdalar Ying olarak adlandırılır. Uyarıcı olarak belirtilen bu gıdalar oldukça az ya da hiç tüketilmemelidir.

2. grup gıdalar ise Yang olarak adlandırılır ve güçlendirici gıdalar olarak görülür.
8 4

Birçok meyve ve sebze Ying grubu yasaklı gıdalar kategorisine dahildir ve bu nedenle diyet ciddi tepkilerle karşılaşmıştır.

Makrobiyotik diyetin bir diğer ciddi kısıtlaması ise işlenmiş gıda ve içeceklere yönelik.

Bu beslenme biçimi kahve dahil, hiçbir şekilde işlenmiş gıdalaraın tüketilmesine izin vermiyor.

Daha çok insanların kendi besinlerini yetiştirdiği ve oldukça az işlem görmüş yiyeceklerin tüketilmesine izin veriliyor.
8 5