Mizah, çevremizle olan ilişkilerimizi düzenleyebiliyor. Bir kimlik inşa ederek gruplar oluşturuyor. Eğer yapılan mizah bizi incittiyse, karşı bir gruba dahil olabiliyoruz. Yer aldığımız gruptaki insanlarla yakınlaşıp, dışında kaldığımız gruba da yabancılaşıyoruz. Yani, güldüğümüz ya da incindiğimiz esprilere göre gruplaşmaların içinde yer alıyoruz.
7 3
Mizah insanları gruplaştırabildiği gibi fikirlerin de gruplaşmasını sağlayabilir. Burada mizahın etik ilkeleri devreye giriyor. Mesela, ırkçılık ya da cinsiyetçilik içeren bir espri, bu konuda herhangi bir mağduriyet yaşamamış ya da hassasiyet taşımayan insanları güldürebilirken, aksi durumdaki insanları rahatsız edebilir. Yapılan espriyle bir nefret suçu işlenebilir.
7 4
Irkçılık içeren bir espri, ırkçılık fikrinin yayılıp kabul görmesine hizmet edebilir. Herhangi bir şekilde herhangi bir grup için dezavantaj yaratan her espri, bu işleve sahiptir. Irkçı bir espri yapıp "Sadece şakaydı, espriydi” savunması, esprinin incitici ve mağduriyet yaratıcı özelliğini hafifletmiyor.
7 5
Bu tür bir espriye gülenler, o düşünceyi aslında sahiplenmiş oluyor. Bu gruba dahil olanlara zaten “Şakaydı” gibi bir açıklama yapmak da gerekmiyor. Irkçı espri nedeniyle hesap soran diğer gruplar için ise, "Şakaydı" savunması bir şey ifade etmeyecektir. Eğer böyle bir espriye mazeret olarak "Sadece espriydi" savunması kabul ediliyorsa, onlar bu tür düşüncelerini espriler vasıtasıyla ifade etmeye hazır demek oluyor.
7 6