Rüyaların gerek içerikleri gerekse ortaya çıktıkları uyku evresine göre kategorize edildiğini söyleyen Prof. Dr. Karadeniz, rüyalarla ilgili yapılan çalışmaların evde veya uyku birimlerinde, kişilerin farklı uyku evrelerinden uyandırılarak gördükleri rüyaları anlatmaları şeklinde planlandığını aktardı.

Prof. Dr. Karadeniz, şu saptamalarda bulundu: “Bu çalışmalar, erkeklerin kadınlara göre daha çok agresyon, şiddet ve hareket içeren rüyalar gördüğünü, kadınların ise korku, üzüntü, mutluluk gibi duygusal içerikli rüyaları erkeklerden daha fazla gördüğünü ortaya koymuştur. Kadınlarda, aile bireyleri, arkadaşlar ve evle ilgili rüyalar çoğunlukta olmasına karşın, erkeklerde profesyonel hayat ve maddi kazançla ilgili rüyalar daha ağırlıklıdır.”
10 2

Prof. Dr. Karadeniz, 3-7 yaş çocukların rüya içeriğine bakıldığında en fazla hayvanlarla ilgili rüyaları, bunu takiben de aile bireylerini içeren rüyalar gördüklerini söyledi. 7 yaşından itibaren bu tür rüyalar azalıyor ve ergenliğe kadar daha çok acayip, korkutucu rüyalarla birlikte arkadaşların içinde bulunduğu rüyalar ön plana çıkıyor. Ergenlik, rüya içeriğinin çok çeşitli olduğu bir dönem olarak kabul ediliyor. Genellikle kaygı, endişe ve duygulanım içeriği yüksek. Doğuştan kör veya 5 yaşından önce kör olan bireylerin rüyalarının ise daha çok işitsel içerikli rüyalar olduğu vurgulanıyor.


10 3

Rüyaların hatırlanması sağlıklı bireylerde farklılık gösteriyor. Rüyaların hatırlanmamasının kaliteli bir uyku uyunduğunun göstergesi olduğuna işaret eden Prof. Dr. Karadeniz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Rüyaların hatırlanması ise, rüya sırasında uyanmanın yani gece uykusunun bölündüğüne işaret eder. Sabah özellikle REM uykusundan uyanırsak, son gördüğümüz rüyayı kısa süreli olarak hatırlayabiliriz. Eğer bu rüya bizi çok etkileyen bir içeriğe sahip ise, birkaç gün süreyle de hafızamızda tutabiliriz. Buna karşın, bazı kişilerde gece rüyalarını hatırlamaya yönelik genetik bir yatkınlığın var olduğu da öne sürülmektedir.”
10 4

Nadiren görülen kâbusların oldukça normal bir durum olduğunu belirten Uyku Tıbbı Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Derya Karadeniz, ancak kâbusların tekrarlayıcı bir hal alıp, kişinin uykusunu bozmaya başlamasının tıpta “kâbus bozukluğu” adı verilen bir uyku hastalığına yol açtığını vurguladı. Prof. Dr. Karadeniz, kâbus bozukluğu hastalığını şu sözlerle anlattı: “Kabus bozukluğu, genellikle REM uykusu esnasında oluşan ve çoğunlukla uyanmayla sonuçlanan rahatsızlık verici zihinsel deneyimlerle karakterize yineleyici kâbuslarla şekillenen bir hastalıktır. Kâbuslar gerçeğe benzeyen tutarlı ya da tutarsız rüya dizileridir ve ilerledikçe artarak daha fazla rahatsızlık verici olurlar. Duygulanımlar sıkıntı, korku veya şiddeti içermekle birlikte sıklıkla öfke, hiddet, gerginlik, nefret ve diğer negatif duyguları da içerir. Rüya içeriği genelde kişiyi fiziksel şiddet tehdidi üzerine odaklar fakat aynı zamanda diğer üzücü temaları da içerebilir.”
10 5