Obezite alınan enerji ile harcanan enerji arasındaki dengesizlik sonucu oluşan, vücut ağırlığının olması gerekenden daha fazla olması durumu ile karakterize çok ciddi bir hastalıktır.

Şehir yaşamının değiştirdiği yemek yeme anlayışının değişmesi, sosyal ve iş ortamları nedeniyle sürekli dışarıda yenilen yemekler, çalışma hayatının yoğunluğuna bağlı olarak evde yemek pişirme oranının azalması ve hazır tüketime yönelme, aktivite azlığı gibi pek çok neden obezite için tetikleyici olabilmektedir.
15 2

Obezitenin tedavisinde ve önlenmesinde değiştirilebilir risk faktörleri arasında beslenme önemli bir basamağı oluşturur. Doğru ya da yanlış alışkanlıklar obezite ile direkt ilişkilidir. Beslenme alışkanlıkları ele alındığında öğün düzeni oldukça önemlidir.

Düzensiz öğün tüketmek, günde tek öğün yemek yemek, ara öğün yapmamak ve benzeri yanlış uygulamalar vücudu enerji tasarrufu yapmaya iter ve bu durum kan şekeri düzensizlikleriyle beraber sonraki öğünlerde daha fazla besin tüketimi ile sonuçlanır.
15 3

Azar azar ve sık aralıklarla beslenme metabolizmanın devamlılığını sağlar, kan şekerinin düzenlenmesine yardım eder ve sonraki öğünlerde ihtiyaç fazlası enerji alımını engelleyerek vücudun yağ depolamasını azaltır. 3 ana, 2 - 4 ara öğünden oluşan bir sistem dahilinde düzenli olarak yemek yenmelidir.

Kahvaltı günün en uzun açlığı olan gece açlığını takip etmesi nedeniyle biten enerjinin tekrar alınabilmesini sağlayan günün en önemli öğünüdür.
15 4

Gece boyunca devam eden açlığın ardından kahvaltı öğününü atlamak, kan şekerinin düşmesine ve buna bağlı olarak yüksek şeker ve yağ içerikli besinleri yeme arzusunun doğmasına neden olur.

Evde, yolda, okulda veya işyerinde nerede olunduğu fark etmeksizin güne muhakkak kahvaltıyla başlanmalıdır. Böylece hem günlük etkinlikler için gerekli enerji daha güne başlarken sağlanmış olur hem de öğle ve akşam öğünlerinde tüketilecek besin miktarı azaltılır. Öğün düzeni ile birlikte beslenmede mümkün olduğu kadar çok çeşitli besin seçimi önemlidir.
15 5