Mağazalardan çikolata aldınız diye henüz savaşı kaybetmiş sayılmazsınız. Önemi olan çikolatayı kendinizden ne kadar uzak tutacağınız.

Araştırmalara göre ağız sulandıran reklamları izledikten sonra bu tür gıdalara yönelmeniz daha kolay oluyor. Bu reklamları izlediğinizde aldığınız çikolatayı yemek için hemen hareket etmeyin. Bu sizin iradenizi kuvvetlendirir. Göreceksiniz ki bir süre sonra canınız aslında o çikolatayı o kadar istemeyecek.

Bazı zamanlar hiç birşey umrumuzda olmadan sadece canımızın istediği şeyleri yeriz.

Bunu önleyemeyeceğimizi bildiğimiz zamanlar için evde sadece favori çerezinizi bulundurun. Lezzet adaptasyonu oluşturacak bu durum sayesinde sürekli aynı tadı alacağımız için bir süre sonra doyuma erersiniz ve canınız o yiyeceği çok istemeyecek hale gelir.

Çeşitli tatları sevdiğimiz için zihnimizde daha çok tadın ve dokunun izi kalır. Bu yüzden ne kadar az çeşit o kadar başarı.

Duygusal olduğumuz zamanlarda daha fazla yemek yeme eğilimizimiz oluyor.

Gerçekten mutlu ve heyecanlı olduğumuz zamanlarda beynimizin iştahı bastıran tarafı ağır basar. Sevdiğiniz ortamlarda yiyeceğiniz yemekler hafızanızda daha fazla kalıcılık gösterir.

Uzmanlar yemek yeme keyfinin, yemek yeme deneyimleriyle bir bağlantısı olduğunu söylüyor. Bazı olayları ve mekanları yemeklerle ilişkilendiriyoruz ister istemez.

Bunu bir avantaja çevirerek çikolalatlı kek yediğinizde hasta olduğunuzu düşünün. Hatta güzel bir vejetaryan salata yediğinizde ne kadar güçlü hissettiğinizi hatırlayın...