Yani gerilim, aşk, heyecan, üzüntü, huzursuzluk, yoğun stres, ağır psikolojik travmaların vücudun hormonal dengesini değiştirerek kalp hastalığına hatta kalp krizine neden olabileceği yönündeki genel algı psikokardiyoloji tarafından onaylandı.
11 2
Psikokardiyologlar kalbimizin ruh halimize göre çarptığını belirtiyor. Sevdiğimiz bir insanın resmi bize gösterilince nabzımız yükseliyor. Yine sevdiklerimize yakınlaştıkça vücudumuz aşk hormonu olarak da bilinen Oksitosin’i salgılıyor.
11 3
Bu hormon kan basıncını, nabzın atış sayısını düşürüyor ve korkuları azaltıyor. Uzmanlar, beynin kalple sıkı bir iletişim içinde çalıştığını ifade ederek sevinç, korku ve öfke durumalarında beynimizin, biz bilincinde olmadan sinir sistemi aracılığıyla mesajlar verdiğini, ardından kalbin hızlı bir çalışma temposu içerisine girdiğini söylüyor
11 4
Yine aynı şekilde huzur ve güven duyduğumuz anlarda verilen mesajlar kalp atışlarını yavaşlatıyor veya yaşam önceliğini koruyacak şekilde en minimal düzeye çekiyor.
11 5