Peki kaygı ne zaman hastalık haline geliyor? Günlük yaşamı etkilediği noktada kaygıdan (Anksiyete) bir hastalık olarak söz ediyor uzmanlar. Kişi sıklıkla günlük olaylar karşısında beklenenin üstünde yüksek bir kaygı düzeyine sahiptir ve zihni çoğunlukla felaket senaryoları ile doludur. Aşırı endişe, kişinin günlük yaşamını olumsuz yönde etkileyebilir ve hatta olağan yaşam etkinliklerini sürdürmesini engelleyebilir. Bu kişiler her durumda olası en kötü sonucu düşünürler, her şey kendi denetimlerinin dışındadır ve iyi bir olasılık ya da geriye dönüş mümkün değildir. Belirgin bir sebebi olmadan tasalanarak, korku şikayetleri ve fiziksel belirtiler 6 aydan fazla bir süre boyunca neredeyse sürekli mevcut olup, günlük hayatı engellediği veya rahatsızlık verdiği durumda ‘yaygın anksiyete bozukluğu’ndan bahsediliyor. Duruma ‘yaygın kaygı bozukluğu’ denmesinin nedeni ise, kişinin sadece belli durumlarda değil, hemen her durumda (Belirli bir yer, zaman ya da duruma bağlı olmaksızın) az veya çok kaygı yaşaması.
13 2
Nelere kaygılanıyorlar? Muhtemel iş yükümlülükleri, ekonomik durum, sağlık sorunları, çocukların yaşayabileceği olaylar, ev işleri, randevulara yetişememe, sınav gibi günlük konularla ilgili olarak aşırı, ölçüsüz bir endişe ve kuruntular sıklıkla görülüyor. Ortada hiçbir neden yokken birçok konu hakkında endişeleniyor 'yaygın kaygı bozukluğu' hastaları. Örneğin çocuğu eve bir saat gecikmeyle gelmiştir, ancak bu gecikme “mutlaka çocuğa araba çarpmıştır”, “birileri çocuğa bir şey yapmıştır” türünden kaygı içeren düşüncelerle karşılanır. Kişi olaylar karşısında hafif bir tedirginlik duygusundan panik derecesine kadar değişik yoğunluklarda kaygı yaşayabilir. Kişiler bu korkulardan ve evhamlardan dolayı kendilerine olan güvenleri kaybolduğu ve bitkin düştükleri için çeşitli durumlardan kaçınırlar. Örneğin evden çıkmamaları gibi.
13 3
'Yaygın anksiyete bozukluğu'nun nedenleri Bir kısım insanın neden sürekli olarak daha fazla kaygılı olduğu halen araştırma konusu. Bugüne kadar yapılan araştırmalar, bu durumun gelişmesine kalıtımsal faktörlerin yanı sıra çocukluk dönemi yaşam deneyimlerinin de etkisi olduğunu söylüyor. Stresler 'yaygın anksiyete bozukluğu’nun (YAB) gelişiminde önemli rol oynuyor. Çocukluk dönemi ve genç erişkinlik çağları arasında başlayan 'yaygın anksiyete bozukluğu' (YAB), yavaş ve sinsi bir şekilde ilerliyor. Hastalığın belirtileri dönem dönem iyileşmeler ve alevlenmeler gösteriyor. Stresli yaşam olayları olduğunda belirtiler çoğunlukla kötüleşir. Hastalığın oluşmasında kalıtsal etkenler, beyin nörokimyasındaki değişiklikler, kişilik özellikleri ve stres verici yaşam olayları etkili.
13 4
Kadınlarda 2 kat daha sık görülüyor 'Yaygın anksiyete bozukluğu’nun yaşam boyu görülme sıklığı oranı yüzde 5-6. Yani, her 100 kişiden 5-6’sı yaşamlarının herhangi bir zamanında bu rahatsızlığı yaşayabilir. Yaşla birlikte kaygı duyarlılığı artıyor ve 'yaygın anksiyete bozukluğu' yaşlılıkta en sık görülen hastalık. Ayrıca kadınlarda erkeklere nazaran 2 kat daha sık rastlanıyor. İnsan sadece korku duygularından değil, bu korku ile birlikte baş gösteren fiziksel belirtilerden de rahatsız olabilir. Bunun yanı sıra korku şikayetleri olan kişiler, ortada bir sebep olmamasına rağmen başlarına gelebilecek bin bir türlü şey hakkında tasalanırlar.
13 5