Örneğin; bulaşıcı bebek gülüşünü düşünün. Araştırmacılar; bebeklerin ses tellerini çoğunlukla yüksek bir frekansta titreştirdiği ve birçok kuş ve memeli türünün dikkat ve ilgisini çeken bebek gülüşlerinin ve “agulamalarının” “işitsel sevimliliğin" bir örneği olduğunu söylüyor. Öte yandan araştırma ekibi 1983 yılında yayımlanan ve kokusal işaretlerin; anne ve bebek arasındaki bağın güçlenmesine yardımcı olduğu bulgusuna ulaşılan çalışmaya dikkat çekerek, bebekleri her zaman hoş koku üretiyor olmayla ilişkilendirmiyor olabileceğimizi söylüyor.
7 3
Yayımlanmış düzinelerce çalışmaya bakarak, ekip; sevimliliğin bu geniş konseptinin, beyinlerimizde daha önce düşünülenden daha komplike etkiler oluşturduğunu düşünüyor. Ekibe göre bu durum; yalnızca hızlı bir bakım cevabına neden olmuyor, aynı zamanda da daha yavaş ve daha uzun süreli bir tepkiye de sebep oluyor. Bu tepki; oyun oynama isteği ya da zamanla giderek artan bir empati hissi de olabilir.
7 4
Bakım; yemek yeme, müzik dinleme ya da hoşa giden deneyimlerde de aktif hale geçen beynin temel haz sistemlerini ateşleyen uzun süreli olumlu sosyal davranışın, ihtiyatın, özenin ve sakinliğin kompleks bir kareografisini içeriyor. Aynı etki; cinsiyetin, ebeveyn ve ebeveyn olmayan bireylerin de ötesine geçiyor, böylece de amca, teyze gibi diğer aile bireylerinde de görülebiliyor.
7 5
Sevimli bakışlar, sesler ve koku; diğer sofistike davranışları desteklemek için ilk bakım tepkisinin ötesine geçebilir. Örneğin; araştırmacılar sahilde ölü halde yatan Suriyeli Aylan bebeğin fotoğrafının Avrupa’daki mülteci krizine dair yerleşik yaklaşımları iyi anlamda değiştirebildiği örneğini veriyorlar.
7 6