Psikoterapinin babası Freud’un 100 yıl önce "çocukluk amnezisi" olarak adlandırdığı bu durum, yaklaşık bir asırdan fazla bir süredir bilim insanlarının ilgi konusu oldu. Çeşitli hipotezlerle sebebi anlaşılmaya çalışıldı. Sorunu ilk kez 1898’de ciddi anlamda araştıran, Fransız ruhbilimci V.Henri ile meslektaşı olan eşi oldu. Erişkinlere yaşamlarının en erken dönem deneyimleri sorulduğunda, verilen örneklerin ortalama yaşının 3 yılın biraz üzerinde olduğunu gördüler.
10 2
Daha sonra yapılan çok sayıda araştırma da bu bulgulara destek veriyor, insanların yaşamlarıyla ilgili ilk anılarının ortalama 3-3.5 yaş dönemine denk geldiğine işaret ediyordu. Ancak insanlar arasında çok büyük farklılıklar da söz konusuydu: Kimileri görünürde 2 yaş öncesini anımsarken, kimileri 6 hatta 8 yaşından önceki dönemle ilgili hiç bir şeyi anımsamıyordu. Henri çiftinin araştırmayı yayımlamasının ardından, çocukluk amnezisi olayının aydınlığa kavuşturulması yönündeki girişimler aralıklı olarak sürdürüldü.
10 3
Sigmund Freud, 1905 yılında kaleme aldığı bir makalesinde bu sorunu irdeliyor ve çocuklukta yaşanan anıların insanın yüzleşemeyeceği ölçüde cinsellikle ve saldırgan dürtülerle dolu olmaları nedeniyle sürekli bastırıldıkları sonucuna varıyordu. Ancak bu görüş zamanla yerini, küçük çocukların belleklerinde olaylarla ilgili belirgin anılar oluşturmaktan yoksun oldukları görüşüne bıraktı.
10 4
1980’lerde erişkinler yerine çocukların incelenmeye alınmasıyla birlikte de, çocukların 2-3 yaş gibi erken bir dönemden itibaren başlarından geçenleri anımsayabildikleri, ancak bu anıların zamanla silinip yok oldukları görüşü egemen oldu. Bunun üzerine anıların silinip yok olmalarında hangi unsurların rol oynadığı sorusu gündeme geldi. Bu sorunun basit bir yanıtı yok gibi. Yeni Zelanda’daki Otago Üniversitesi uzmanlarından Harlene Hayne anıların bellekte tutulmalarına olanak sağlayan çok sayıda unsurun olduğuna dikkat çekiyor.
10 5