Gelecek kaygısı psikolojiyi bozuyor!

Anadolu Sağlık Merkezi’nden Uzman Psikolog Selin Karabulut, geçmiş takıntısından beslenerek ortaya çıkan gelecek kaygısına dikkat çekiyor ve “Gelecek kaygısı her bireyde var olan, ancak derecesi kişiye ve yaşadıklarına göre değişen özel bir durumdur. Bu kaygı bireyin hayatının merkezine yerleştiğinde birtakım psikiyatrik sorunları beraberinde getirebilir” diyor. Geçmişe takılıp kalmanın geleceği nasıl ve ne yönde etkileyeceğini anlatan Karabulut, gelecek kaygısını şöyle tarif ediyor: “Her yeni yıl ile birlikte biten yılın izleri devam ederken yeni hedefler, istekler ve planlar yapılıyor. Geçmişe takılıp kalmak ise gelecek üzerinde büyük rol oynuyor. Kendinizi sürekli geçmişten dolayı önlem alır halde buluyorsanız, kendiniz dışında etrafınızdakilerin de sizin istediğiniz şekilde önlem almasını bekliyor ve almadıklarında tahammül edemiyorsanız gelecek kaygısı duyuyor olabilirsiniz. “

Gelecek kaygısının vücutta yarattığı etkiler Psikolog Karabulut gelecek kaygısı nedeniyle ortaya çıkabilecek belirtiler hakkında şu bilgileri verdi: “Bedensel olarak nefes alamama, kalp çarpıntısı ve bayılma hissi gibi durumlar yaşayan kişiler risk altında olabilir. Bu durumda bir uzmana danışması gerekir.” “Geçmişin izleri, deneyimler, travmalar, yaşanılan her şey bugünkü bizi biz yapan şeyler. Gelecek kaygısı herkeste farklı miktarlarda vardır. Önemli olan geçmişte yaşanılanlardan öğrenmek, değiştirmek-dönüştürmek, stratejiler belirlemektir. Bunu iyi yapabilen kişiler, gelecek için çok daha az kaygılanacaklardır. Yaşanılan ana konsantre olabilmek için geçmişle gelecek arasında sağlıklı bir köprü kurabilmekle mümkün. Kendinize; dün neredeydim, yarın istediğim yerde olabilmek için bugün nerede olmalıyım gibi sorular sorun.” diyen Uzman Psikolog Selin Karabulut gelecek kaygısı ve anı yaşama konusunda şunları dile getiriyor:

Anı yaşayabilenler daha mutlu “Hayatta sürekli beklenmedik şeyler olabilir. Bu nedenle kafamızdaki gelecek senaryolarından, tahminlerinden, uzun vadeli planlardan kurtularak hayatın gerektirdiği şekilde anı yaşamak gerekir. “Anı yaşayanların daha az kaygılı olur ve hatta gamsız görünür. Anı yaşayan kişiler yaşadıkları andan keyif aldıkları için akıllarındaki negatif olasılıklar daha azdır ve daha mutlu olurlar. Tahminlere ve planlara göre hareket edenler ‘ya... olursa’ kaygılarıyla yaşarken, anı yaşayanlar ‘Haydi şimdi ne yapıyoruz?’ derler.”

Geçmişe takılanlar mutsuz olur “ Gelecek kaygısı olan kişiler ihtimal ve olasılıkları düşünmekten hareket edemez hale gelir. Gelecek kaygısı duyanlar yaptıkları işlerin çoğundan zevk alamazlar, çaresiz hissederler, her şeyi kontrol etmek isterler ama olmaz. Geçmişe takılanlar ise genelde mutsuzdurlar, zihinleri hep meşguldür. Her bir olayı geçmişte yaşanmış başka bir olayla kıyaslarlar, benzetirler, bağlantılar kurarlar ve ilerleyemezler.”