Günlük tutmamanın beyine ilginç etkisi!

Günlük tutanlar, bilgiyi içinde saklayanlara göre daha sağlıklı bir beyine sahip olabilirler. Araştırmalar, kişisel sırları akılda tutmanın beyinde yol açtığı sinirsel çatışmalara dikkat çekiyor.

Günlük dendiği zaman, genelde karşılıksız kalmış sevdaları ve sosyal hayatta yaşadıkları krizleri kaydeden bunalımlı ergenlik çağındaki gençler gelir akıllara. Oysa bilim insanları daha farklı açıdan yaklaşıyor buna.
13 1
Psikologlar ve nörobilimcilere göre, kişisel bilgileri beynimizde saklı tuttuğumuzda iki beyin bölgesi arasında bir çatışma yaratıyor. Bu durum da, bilişsel işlevin azalmasına yol açıyor. Bilişsel işlev ise; aralarında dikkat, bellek, dili kullanma ve anlama, öğrenme, muhakeme, problem çözme ve karar verme gibi bir grup zihinsel süreç. Yani kişisel bilgilerinizi sürekli beyninizde saklı tutmanız, tüm bu işlevlere zarar verebilir. Kişisel bilgileri bir kâğıda yazmak basit bir eylem gibi görünse de, aslında bilişsel işleve verilen zararı geriye çevirmeye yardımcı olabilir. Bu açıdan bakıldığında, günlük tutmanın iyileştirici etkileri bulunuyor.
13 2
Kişisel bilgileri akılda saklamak neden zararlı? Kişisel bilgileri, sırları akılda tutmanın beyne nasıl zarar verdiğini açıklayan en kabul görmüş teorilerden birinin sahibi, nörobilimci David Eagleman. Baylor College of Medicine’da çalışan David Eagleman, The Secret Lives of the Brain (Beynin Gizli Hayatı), adlı kitabında “Sırlarla ilgili bilinen en temel şeylerden biri olan, sır tutmanın beyin için sağlıksız olduğu”nu yazıyor. Eagleman’ın teorisine göre, beynimizde bir sırrı barındırmakla görevli iki beyin bölgesi bulunuyor. Bu yüzden de, bu bölgeler “sinirsel bir çatışma” içine giriyor. Bir bölge, bu bilgiyi paylaşarak içinizden atıp stresi azaltmayı isterken, öteki onu derinlere, bilinçaltınıza gömmek istiyor. Sonunda beyindeki bu çatışmayı iki bölgeden biri kazanıyor. Ancak bu kavgadan beyniniz yoruluyor, yani zarar görüyor. Bedenimizin en önemli organı olan beynimizi çatışmaya iterek ona neler çektiriyoruz?
13 3
Başka araştırmalar, kişisel bilgileri, sırları paylaşmamaya çalıştığımızda beynimizin ne çektiğini açıklamada yardımcı olabilir. University of California, Berkeley’de çalışan bir psikolog olan Clayton Critcher’a göre sır tutmak, rejim yaparken abur cubur yememeye çalışmamızla benzer şekilde, bir “öz denetim” süreci. Critcher, bu süreçlerin çok zahmetli olduğuna, dolayısıyla beynimizin bir seferde ancak bir tanesiyle başa çıkabildiğine inanıyor. Critcher ve arkadaşları bir sırrı saklamak için harcanan enerjinin, başka görevleri gerçekleştirmek için mevcut olan bilişsel kapasiteyi nasıl düşürdüğünü incelediler. Bu çalışmayı da “Journal of Experimental Psychology”de (Deneysel Psikoloji Dergisi) yayımladılar.
13 4