Egonuzu bir kenara bırakın Arkadaşınız 2 aylık bir programa katılmak için yurtdışına gidiyorsa, ona kendi anılarınızı anlatmaya başlamayın. Egonuzu bir kenara bırakın ve arkadaşınızın yaşayacaklarına odaklanın. Bu tarz konularda kendi tecrübelerinizi aktarmak bir parça itici görünmenize neden olabilir, bırakın günün yıldızı o olsun.

Sürtüşmeden kaçının Bilimsel çalışmalar, sürtüşmelerin beyindeki mantık bölümünü devre dışı bıraktığını ve beyini kavga moduna soktuğunu ortaya koyuyor. Bu nedenle biri yanlış bir şey söylediğinde hedef göstermek yerine, önce onu anlamaya çalışın. Karşı olduğunuz düşünceleri onaylamak zorunda değilsiniz fakat tartışma ortamı yaratmamak da sizin elinizde. ‘Hiç bu açıdan düşünmemiştim’ gibi uzlaşmacı bir yaklaşım takınmak çok daha olumlu bir etki yaratır.

İnsanlardan yardım isteyin İş yerinde başkalarından yardım istemenin, insanları etkileyen en iyi yol olduğu bilimsel olarak kanıtlandı. Çünkü yardım istediğiniz kişinin görüşlerine değer verdiğinizi belli ediyor ve kendisini önemli hissetmesini sağlıyorsunuz. Ayrıca bir sorunu çözmek için birine danıştığınızda oldukça kırılgan görünüyor ve o kişinin gözünde zararsız, arkadaş canlısı birine dönüşüyorsunuz.

Vücut dilinizi sözlerinize uydurun Çevremizdeki insanları en çok sözleri ve hareketleri pozitif olduğu ve bizi yargılamadıkları zaman severiz. Düşündüklerinizi yalnız ağzınızdan çıkan sözcükler değil, mimikleriniz ve vücut diliniz de belli eder. İşte bu nedenle vücut dilinizle ağzınızdan çıkan sözlerin birbirine uygun olması gerekir. Gülümsemek güven gelişmesini sağlarken, avuç içlerinizin açık olması, karşınızdaki kişinin sözlerini dinlemeye hazır olduğunuzu hissettirir. Bacak bacak üstüne atmak ya da kolları kavuşturarak oturmak ise kendinizi kapattığınızın sinyalidir.