Anlam boşluğu!

Şems Uzuneser

Günümüzün psikolojik vebası sayılabilecek, uzmanların yaşamdaki anlam boşluğu dedikleri durum bireyi umutsuz, çaresiz, arzusuz, isteksiz, sevgisiz hale getiriyor. Böyle bir kişi yaşamına devam etmek için bir neden bulamıyor, ölmek istiyor, yok olmak istiyor.

Yaşamak için bir anlam bulamayan birey yaşamını bitirmek ister. Eğer yaşamanın bir anlamı yoksa kişi neden yaşasın ki. Bu yüzden herkes hayatına bir şekilde anlam katmaya çalışır. Kimisi kariyer edinir, kimisi aile kurar, kimisi çokça arkadaş dost edinir, kimisi ün peşinde koşar.

Yaşamdaki anlam boşluğu uzmanlara göre günümüzün maalesef en büyük psikolojik sorunlarından birisi. Yaşamın anlamlı olması neden bu kadar önemli? Çünkü hayatın bir anlamı varsa değeri de vardır. Kişi eğer yaşamaya değer görüyorsa bir motivasyona sahip olur. İnsan daima değerli şeylerin peşinden koşar. Yaşam da böyledir. Eğer değerli ise insan yaşamın peşinden koşar.

Anlam boşluğu yaşayan, bu yüzden de hayatını değersiz gören birey yaşamaya devam edebilmek için bu anlam boşluğunu farklı şekillerde doldurmaya çalışır. Eğer sıradan şeyler bu boşluğu dolduramıyorsa birey bu sefer sigara, alkol, uyuşturucu veya benzer etkiler yapan şeylerle bu boşluğu gidermek için uğraşır.

Kişi yaşamındaki anlam boşluğunu, kendini uyuşturarak farkındalığının dışına çıkarmaya çalışır. Bu boşluğu görmemeye çalışır. Diğer yandan hırslı olmak da bu boşluğun dolmasını sağlayabilir. Hırslı insanlar amaçlarına ulaşmak için hayatlarında bir boşluk bırakmazlar, çünkü hayatlarındaki her şeyi kendilerini amaçlarına götürecek şekilde ayarlarlar.

Veya hayatta sürekli planları olan insanlar vardır, bunların da yaşamlarında boşluk olmaz pek. Öğrencilik hayatı, kariyer, evlilik, çocuklar, sonra mülk edinme süreci, çocukların eğitimi, onların hayata kazandırılması falan derken sona gelinir. Bu tür insanların 60-70 yıllık ömürleri daha baştan planlı olduğu için pek bir boşluk yoktur. Genelde de insanlar bu şekilde yaşar.

Uzmanlara göre anlam boşluğu çoğunlukla genç insanlar tarafından yaşanıyor. Yaşamdan korkan genç istediği veya kendisinden beklenilen kariyere, aileye, imkanlara sahip olamayacağından korkunca bunları elde etme hırsını da kaybediyor ve bir boşluğa düşüyor.

Her şey ona anlamsız gelmeye başlıyor. Bu anlamsızlığı ne dersleri, ne arkadaşları ne de ailesi giderebiliyor. Bu boşlukta yaşamak çok yıpratıcı olduğu için genç insan kendisini uyuşturma yoluna gidiyor. Bu ya direk uyuşturucu madde almak şeklinde olabiliyor ya da günümüzün bir diğer uyuşturucusu olan bilgisayar oyunları olabiliyor.

Bu şekilde genç daha fazla a-sosyal hale geliyor, yaşamla arasındaki boşluk daha da artıyor. Gençlik yıllarında bu anlam boşluğu daha fazla görülmesine rağmen ileriki yaşlarda bireyin ister istemez çalışma hayatına atılması, evlenmesi, çocuk sahibi olması onu bir şekilde hayata bağlıyor.

Böylece anlam boşluğunu bunlar dolduruyor. Ancak birey emekli olup, çocukları evden ayrıldıktan sonra yalnız kaldığında tekrar yaşamındaki o boşluğu hissediyor. Bu boşluk artık gelecek korkusundan değil geçmişin pişmanlığından kaynaklanıyor.

Çünkü öylesine, sadece oyalanarak geçirilmiş bir ömür yaşadığını fark ediyor. 60-70 sene sıradan bir yaşam insanı sadece pişmanlıkla doldurur. Hayatta değerli hiç bir şey yapmamış bir insan. Bu dünyada olması ile olmaması arasında bir fark yok. Bir ömrün acı sonu.

Ama zaten çoğunluk böyle değil mi? Çevrenize bakın. Hatta 2-3 nesil sonra kişinin ismi bile hatırlanmıyor, sanki o hiç yaşamamış gibi hayat devam ediyor. İnsanın yaşamının bir anlamı olmamışsa, ölümünün de olmayacaktır.

Bu yüzden insanlar kalıcı olmaya, isimlerini yaşatmaya çalışıyorlar. İyi bir yazar, bir sanatçı, mucit, bilim insanı, siyasetçi olmak ve isminin nesiller boyu yaşaması. Çok güzel bir hayal… En olmadı bir çocuk yaparsın onda ismin yaşar! Birçok yaşam bu şekilde geliyor, devam ediyor ve sona eriyor. Anlamsızlık ve değersizlik hissi içindeki insan da yaşamda bocalıyor.

Orijinal Yoga Sistemi uygulamaya başlayan birey ise yaşamın ne kadar anlamlı ve değerli olduğunu fark eder. Bu eşsiz sistemi uygulamayan insan ya yaşamını geçici dünyevi hırslarla, planlarla geçirecek ya da tüm hayatı anlamsız ve değersiz olarak yaşamaya mahkum olacak.

Çünkü yaşam, sadece insan kendi özünde olursa anlamlı olabilir. Öz varlık olarak bizler varoluşun en anlamlı, en değerli parçalarıyız. Orijinal Yoga Sistemi uygulayan kişi bunun farkına varır, bunu idrak eder.

Diğer yandan kendini geçici, çökmeye, mahvolmaya mahkum bedenle özdeşleştiren herkes bir gün çöker ve mahvolur. Bu kaçınılmazdır.

Oysa bu bedenin içindeki ruhi öz olarak kendini hissedersen yaşam hiçbir zaman senin için anlamını yitirmez. Yaşamın anlamı ve değeri ruhi özden gelir. Eğer sen o öze ulaşırsan yaşamın gerçekten anlamlı ve değerli olur.

“Aynada gördüğünün kendisi olduğuna inanan hüzünden kurtulamaz.” Büyük Üstad Akif Manaf, Özlü Sözler, 3.Kitap

Şems uzuneser
Yoga Academy antrenörü
www.yogaacademy.com.tr

"Sitemizde köşe yazarı olarak yazı yazan tüm yazarlarımız yazdıkları yazı ve görüşlerden tamamıyla kendileri sorumludur. Köşe yazarlarının yazılarından dolayı İnternethaber Yayıncılık AŞ. (elmaelma.com) hiçbir şekilde yasal sorumluluk kabul etmemektedir."
Yorumlar 1 yorum