Duygu sağırı mısınız?

Şems Uzuneser

Günümüzde birçok insan kalbi ile yaşamak yerine aklı ile yaşamayı tercih ediyor. Peki, ama gerçekten bu bir tercih mi?

“Kiminin kalbi kafasında kiminin ise kafası kalbindedir. Oysa başarıya ulaşmak için her şey kendi yerinde olmalıdır.” Büyük Üstad Akif Manaf, Özlü Sözler 4. kitap

Uzmanlara göre, duyguları tanımamak, ayırt edememek, anlamlandıramamak ve sonra da onları ifade edememek bir kişilik özelliğidir, ve bu özelliği duygu sağırlığı olarak tanımlıyorlar.

Bu tip insanlar çevreleri ile duygusal ilişki kurmazlar. Aslında görünürde çok konuşuyor olabilirler ama konuşmalarında kendi iç dünyalarına pek dokunmazlar, kendi gerçek duygularından samimiyetle bahsetmezler.

Hayatları daha çok olmalılar ve olmamalılar üzerine kuruludur. Arkadaşları ve aileleri ile kurdukları ilişkiler duygusallıktan yoksun ve kurudur, bu yüzden hayatlarında daha çok işe yoğunlaşırlar. Uzmanlar bu özelliğin, genelde üyeleri arasında yakın ilişkiler kurulmayan ailelerde yetişen çocuklarda geliştiğini vurguluyorlar.

Aile içi sıcak ilişkilerin olmaması, duyguların aile içinde serbestçe, yargısız ve anlayışla ifade edilememesi çocuğun sağ beyninin gelişmesini engeller. Sağ beyin hisleri ve hissetmeyi, anlayışı, bütünselliği, sezgileri, holistik düşünceyi, deneyimselliği, sanatsal özellikleri ve bilinçaltını yönetir. Sağ beyin gelişimi engellenmiş bir bireyde doğaldır ki bu özellikler de yeterince gelişmeyecektir.

Eğer aile içinde çocuk duygularını ifade ettiğinde aile bireyleri tarafından utandırılırsa, küçümsenirse, dalga geçilirse çocuk duygularını ifade etmek yerine bastırmayı tercih edecek ve zamanla bu bir alışkanlık haline gelecektir.

Kişinin ifade ettiği duygularının başkaları tarafından suistimal edilmesi ya da kendisine karşı kullanılması da bireyin duygularını açığa çıkarmak yerine kendisine saklamasına neden olabilmekte. Duyguları ile yaşamanın kendisine yarar değil zarar getirdiği kanısına varan birey duyguları yerine mantığı ile yaşamayı tercih eder.

Duyguların ifade edilmemesi duygulardan kopukluğa neden olur. Bu kopukluk zamanla ilerler, kişinin duyguları ile arasındaki mesafe artar ve bir gün gelir ki artık birey duygularını ifade etmek bir yana onları tanıyamaz hatta farkına bile varamaz olur.

İşte böyle birisi kişiliğinde duygu sağırlığı da denilen bir özellik geliştirmiş olur, ve sağ beyin özellikleri körelir. Bu durumda birey daha çok mantık yürüterek aklı ile yaşamayı tercih eder. Böylece kendisini duygularının yarattığı zayıflıktan kurtarmış olur.

Mantığı ile yaşayan bireyin sol beyin aktiviteleri daha da gelişir. Sol beyin anlayış yerine analizi, holistik düşünce yerine materyalist düşünceyi, deneyim yerine tartışmayı, hisler yerine mantığı, sessiz kalmak yerine konuşmayı, hissetmek yerine düşünmeyi, sanat yerine siyaseti, mistik olan yerine rasyonel olanı tercih eder.

Kendi duygularını anlayamayan bu kişilerin kendileri ile içsel temasları azdır ve hatta bazen yoktur. Kendilerine yabancıdırlar. Kendi duygularını anlayamayan birey başkalarının da duygularını anlayamaz. Empati kuramaz. Böyle bir kişi güven verici görünse de insanlara yaklaşımı kendi duygularına yaklaşımı gibi soğuk ve kurudur.

Temel olan, bireyde sağ ve sol beyin aktivitelerinin dengeli bir şekilde gelişmesidir. Aşırı mantık yürütmek nasıl kuru bir hayata neden olursa aşırı duygusallık da gereksiz takıntılara neden olacaktır.

Düzenli uygulanan Orijinal Yoga Sistemi teknikleri sayesinde sağ ve sol beyin aktiviteleri dengelenir. Birey duygusal olarak soğuk bir yetişkin dahi olsa uygulanan mükemmel tekniklerle gelişen içsel farkındalığı sayesinde önce duygusal yönünü keşfeder.

Duygularının farkına varmaya başlar, onları ayır eder, tanımlar, anlamlandırır. Duygusal yönü ile barışır, bu yönünden utanmaz, suistimal edilmekten korkmadan duygularını yeniden fethetmenin müthiş zaferini yaşar.

Duygularını açığa vurmak yerine içine atma alışkanlığı nedeniyle ifade edilemeyen sözcükler, boğaz bölgesinde tıkanır ve bu bölgedeki enerji merkezine zarar verir. Böylece ifade yeteneğini destekleyen boyun enerji merkezine (Vishuddha Çakra) giren enerjiler kısıtlanır, ve tabi ki bu merkezin beslediği ifade yeteneği de otomatikman kısıtlanmış olur.

Orijinal Yoga Sistemi’nin düzenli uygulanması ile boyun enerji merkezindeki tıkanıklıklar giderilir. Bu enerji merkezi daha fazla evrensel enerji ile arındıkça ve dengelendikçe bireyin kendini ifade yeteneği gelişir. Duygusal yönünü fetheden birey korkusuzca kendini ifade etmeye başlar.

Duygularını dürüstçe ve samimiyetle açığa çıkaran sözcükleri bulmakta hiç zorlanmaz. Boyun enerji merkezinin dengeli bir şekilde gelişmesi ifadelerin yumuşak, ılımlı, hedef odaklı ve yapıcı olmasını sağlar. Böylece kişi aklı kadar kalbini de hayatına katar, kalpten konuşur ve kalpten ilişkiler kurar.

“Orijinal Yoga Sistemi sayesinde birey kendi kişiliğinden utanmaz ve kendisini reddetmez. Kendisiyle barışık olur, dolayısıyla da içsel savaştan ortaya çıkan acı ve ıstıraplardan kurtulur.” Büyük Üstad Akif Manaf, Özlü Sözler 3.Kitap


Şems Uzuneser

Yoga Academy Eğitmeni

www.yogaacademy.com.tr

https://www.facebook.com/pages/Yoga-Academy/155455811146419

"Sitemizde köşe yazarı olarak yazı yazan tüm yazarlarımız yazdıkları yazı ve görüşlerden tamamıyla kendileri sorumludur. Köşe yazarlarının yazılarından dolayı İnternethaber Yayıncılık AŞ. (elmaelma.com) hiçbir şekilde yasal sorumluluk kabul etmemektedir."
Yorumlar