Operada Aşık Bir Hayalet!

Evrim Duyal Akses

Operadaki Hayalet.. Geçen seneden beri yolunu gözlediğim.. Nihayet görebildim.

Gaston Lerox’un romanından uyarlanmış. Andrew Lloyd Weber’in müzikleriyle zirveye ulaşmış ve dünyanın en ünlü müzikallerinden biri olmuş.

Paris operasında geçen bir hikaye bu. Operanın orkestrasında görevli bir kemancının, aynı operadaki bir sopranoya olan büyük ve gözü kara aşkı üzerine kurulu. Kemancı, bir şanssızlık sonucu bir cinayete karışıyor. Atılan asit sebebiyle yüzünün yarısı tanınmaz hale geliyor. Operadan çaldığı bir maskeyi yüzüne takıyor ve opera binasının gizli bölmelerinde yaşamaya başlıyor. İşte müzikal burda başlıyor. Hayalet, aşık olduğu sopranonun yükselmesi için nerdeyse her çılgınlığı yapıyor. Herkes operadaki sıra dışı olayları bir hayaletin varlığına bağlıyor. Kimse hayalet sanılan varlığın aslında deli gibi aşık bir ‘müzik meleği’ olduğunu bilmiyor.

Müzikalin açılış sahnesi, devam sahneleri, müzikleri, görkemli kostümleri, dekorasyon detayları, hepsi şahaneydi. İlk perde meşhur avize sahnesi ile son buldu. Avize sahneye düştü, perde kapandı.

Müzik meleği, nam-ı diğer operadaki hayalet, aşkını operadaki baş soprano yapmak için her şeyi denedi. Ve onu kaçırdı. Operanın gizli bölmelerinde yaşadığı dehlizlere götürdü. O anda müzikalin o en meşhur parçası doldurdu salonu. Hayalet ile güzel soprano Christine’nin meşhur düetleri. Mumlar içinde. Puslu. Gotik. Hüzünlü. Ama en çok da tutkulu. Tüylerin diken diken olduğu an.

Şarkının bitiminde Hayalet’in ‘I am your angel of music (senin müzik meleğinim)’ diye çığlık çığlığa haykırışı, Christine’nin bilmem kaç oktavlık sesiyle karşılık vermesi tam bir haz şöleniydi. Parçayı tüm iliklerimizde ürpererek hissettik. Muhteşemdi.

Son perde kapandığında uyanmak istemediğimiz bir rüyadan çıkmış gibiydik.

Müzikaller arasında ilk sırada benim için hala Notre Dame de Paris olsa da, Operadaki Hayalet de tek kelimeyle enfesti.

Zorlu Center umarım dünyaca ünlü produksiyonları bizimle buluşturmaya devam eder. Şu ana kadarkiler bile takdir edilesi..

Ülkemize onlarca tırla gelen, muazzam bir emekle doğmuş bu muhteşem müzikal, 17 Mayıs’a kadar İstanbul’da. Bu sanat ziyafetini görmek için hala şansınız var. Öğrencilere yüzde elli indirim yapılıyor. Genç yaştakilerin böyle bir şovu izlemesi, vizyonlarına katacakları açısından önemli.

Bizde bu tür etkinlikler maalesef yalnızca belirli bir kesime hitap ediyor. Çoğunluk önemsemiyor böyle şeyleri. Çoğu kişinin haberi bile yok bu ekibin şu aralar ülkemizde olduğundan. Kiev’de bir akşam Verdi’nin bir operasını izlemek için girmeyi göze aldığım uzun kuyruğu hatırlıyorum.. Akın akın opera izlemeye gelen insan selinin ortasında kalmıştım. Öyle bir iki günlüğüne gelmiş bir gösteri olsa anlayacağım. Ama Kiev Operası’nın rutin programıydı. İnsanlarda nasıl bir sanat aşkı var deyip şaşırmıştım. Opera sonuçta. Kapalı gişe bir vizyon filmi ya da bir stand-up gösterisi kadar insanları çeken bir şey değil. İmrenmiştim tabi. Çünkü ne kadar sanat, o kadar farklı boyutta ve güzel bir hayat demek. Ve elbette ruh sağlığı daha yerinde ve daha mutlu toplumlar..

Bu enfes müzikale mutlaka gidin. Çıktığınızda başka bir boyutta olacaksınız, emin olun.

unnamed.20150512130919.jpg

"Sitemizde köşe yazarı olarak yazı yazan tüm yazarlarımız yazdıkları yazı ve görüşlerden tamamıyla kendileri sorumludur. Köşe yazarlarının yazılarından dolayı İnternethaber Yayıncılık AŞ. (elmaelma.com) hiçbir şekilde yasal sorumluluk kabul etmemektedir."
Yorumlar