Aldatan erkeklerin çocukluğunda yatan sır!

Annenin yokluğu, bakımını üstlenen ve sevgi veren birden fazla anne türevinin varlığı veya bakıcıyla büyüyen çocukların ruhsal gelişimindeki olumsuzluklar, ileriki yaşlarda kendini nasıl gösteriyor?

Aldatan erkeklerin çocukluğunda yatan sır!

CİSED ALDATAN ERKEKLERİN ÇOCUKLUKLARINDAKİ GİZEMLİ VE KORKUNÇ SIRI AÇIKLADI…

CİSED GENEL BAŞKANI CEM KEÇE: “BİRDEN FAZLA KADIN TARAFINDAN BÜYÜTÜLEN ERKEKLER DAHA KOLAY ALDATIYOR!”

Türkiye’nin en örgütlü ve en saygın cinsel sağlık derneği olan Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) cinsel terapistlerinin yaptığı araştırmaya göre birden fazla kadın tarafından büyütülen erkekler daha kolay aldatıyor! CİSED’in yaptığı çok çarpıcı aldatma araştırması, eşini aldattığını itiraf eden 500 erkeğin yüzde 70’nin çocukluklarında birden fazla ve birbirinden farklı kadınlar yani anne türevleri tarafından büyütüldüklerini gösteriyor. Eskiden tabu olan aldatmalar ve aldatmaya bağlı boşanmalar Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre her geçen gün artıyor. Aldatmanın pek çok nedeni var… Ama CİSED cinsel terapistleri aldatan erkeklerin çocukluklarındaki gizemli ve korkunç sırrı ortaya çıkardı…

ÇOCUĞA BAKIM VE SEVGİ VEREN HER KADIN ANNE GİBİDİR…

Çocuğa bakım ve sevgi veren her kadın anne gibi olduğunu söyleyen CİSED Genel Başkanı Cinsel Terapist Uz. Dr. Cem Keçe; “Hamilelik süreciyle başlayan ve doğum sonrası fiziksel temasla güçlenmeye devam eden anne-bebek ilişkisi ruhsal ve bedensel gelişim için oldukça önem taşıyor. Bilindiği üzere bir çocuğun ilk seveceği ve iletişim kuracağı kişi de elbette annesi oluyor. Bir annenin çocuğunu beslemesi, sevmesi, ilgi göstermesi, onunla konuşması, kısacası 0–3 yaş arasında onu hayata hazırlayacak davranışlarda bulunması, ileriki dönemlerde sevgi, bağlılık ve güven duygusu olarak ortaya çıkıyor. 0–3 yaş arası dönemde annenin sesi, kokusu, sıcaklığı, tutarlı davranışları ve hatta bakışları çocuğunu derinden etkileyebiliyor. Biz psikoterapistler anne kelimesini teknik bir terim olarak tarif ediyoruz ve çocuğa bakım ve sevgi veren kişi veya kişiler anlamında kullanıyoruz. Özellikle çalışan annelerin tercih etmek zorunda oldukları bebek bakıcısı veya anne yerine geçen kişi modelleriyle (anneanne, babaanne, hala, teyze, görümce gibi) çocukluk dönemi içinden çıkılamaz bir hal alabiliyor.” dedi.
 

0–3 YAŞ DÖNEMDE ANNE KOKUSU GEREKLİ…

Doğumdan sonra devam eden anne-bebek iletişiminde güven duygularının temel atıldığı 0–3 yaş dönemi beyin gelişiminin tamamlanması bakımından bir hayli önem taşıyor. Bebeklerin bu dönemde en çok ihtiyaç duydukları beslenme ve uyku alışkanlıklarını karşılayabilen tek varlığın anne olması ve özellikle çalışan annelerin veya çocuğunu kayınvalide veya bir başka anne türeviyle büyütmek zorunda kalan kadınların bu süreci sağlıklı bir şekilde tamamlatamaması ciddi problemlere neden olabiliyor. Plasentadan sonra anne-bebek bağını kuran ve bebeğin kendini güvende hissetmesini sağlayan anne kokusu, annenin bakımı ve sevgisi bebeğin ruhsal gelişimi için gerekli olduğu kadar beyin gelişimi içinde de oldukça gerekli… Anne kokusunu hissedemeyen 0-3 yaş arası çocuklarda kaliteli ve kesintisiz uyku düzeni sağlanamayacağı için büyüme ve beyin gelişiminde aksaklıklar olabiliyor. Diğer bir değişle, anne kokusunu alamadığı ve kendini güvensiz hissettiği için yeterli ve mutlu uykuya dalamayan 0–3 yaş arası çocuklarda beyin geriliği, sağlıksız büyüme, gün boyu öğrenilenlerin zihne yerleşememesi, enerji deposunun yenilenememesi, ertesi güne mutsuz ve öğrenmeye kapalı başlaması gibi olumsuz durumlar yaşanabiliyor.

BEBEK BAKICISININ BEBEK PSİKOLOJİSİNE ETKİSİ…

Doğum izninden sonra, annenin çalışmasının çocuğun ruhsal ve fiziksel gelişimine zararlı mı yoksa faydalı mı olduğu tartışması günümüzde hala devam etmekte olan bir konu… Özellikle çalışan annelerin yeterince olmayan doğum izni bitimiyle birlikte çocuğundan uzak kalması, anne mahrumiyeti yaşanmasının yanında çocuğun ruhsal gelişimini de olumsuz etkileyebiliyor. Oysaki çocuğun 0–3 yaş döneminde ihtimam ve ilgiye ihtiyacı oluyor. Çalışan ebeveynlerin bu gereksinimleri karşılamak maksadıyla başvurdukları bebek bakıcıları ise anne mahrumiyetinden sonra karşılaştıkları ikinci bir travma olabiliyor. Çünkü ne olup bittiğini anlayamayan çocuk 2 farklı anne figürü arasında sıkışıp kalabiliyor. Anne kokusu, ilgisi, sevgisi, şefkati,  davranış ve tutumları, çocuk yetiştirme şekli ve ideali, disiplin anlayışı gibi hemen hemen her şey farklılık gösterebileceğinden, çocuğun tam da güven duygularının ve yakın ilişki davranım temelinin atıldığı yetişme döneminde aklının karışmasına yol açabiliyor. Bu durum da, çocuğun bilinçdışı süreçlerinde bağlanma ve güven sarsıntısı yaşamasına neden olabiliyor. Çünkü çocuğun gelişiminde, çevresindekilerle kurduğu ilişkilerin temelinde ve davranışlarının kökeninde 0–3 yaş arası anne-bebek ilişkisi yatıyor.

BEBEK BAKICISIYLA BÜYÜYEN ERKEKLER ALDATIYOR MU?

Özellikle çalışan ebeveynlerin doğum sonrası izinlerinin yetersiz olması nedeniyle çocuklar genellikle bebek bakıcılarıyla büyüyor. Ayrıca, sosyal ve kültürel nedenlerden dolayı, anne çocuğunun bakımını bir başka anne türevi olan kendi annesi, kayınvalidesi veya görümcesiyle paylaşmak zorunda kalabiliyor. Yapılan araştırmalar sonucu elde edilen verilere göre, birden fazla ve birbirinden farklı fiziksel ve duygusal farklılıklar taşıyan anne türevleriyle büyüyen erkek çocukların ruhsal gelişimlerinde gelgitler yaşanıyor. Örnek olarak; “sarışın ve beyaz tenli bir anne ve esmer ve koyu tenli bir kayınvalideyle”, “zayıf ve siyah gözlü bir anne ve kilolu ve renkli gözlü bir bakıcıyla” veya “soğuk ve dokunmayı sevmeyen bir anne ve sıcak ve daha çok dokunan bir babaanneyle” bir arada büyümek, çocuğun bilinçaltında gelgitlere neden olabiliyor. Bu durumda, çocuğun bilinçdışına bir fantezi yerleşebiliyor ve ileriki yaşlarda bu fantezi kendini evlilik ilişkisinde tekrar edebiliyor. Çünkü şu an ve şimdi; geçmişin bir tekrarıdır, zaman, mekân ve oyuncular değişse bile roller hep aynı kalır… Yani yaşanan ruhsal ve bedensel sorun ne olursa olsun, bu kişinin iç dünyasının dışarıya yansıyan sonuçları olarak kabul ediliyor. Kişinin yaşadığı tüm deneyimler, geçmişin bir tekrarıdır, geçmişe dayanan düşünce ve inançların bir ürünü olarak tarif ediliyor. Çünkü kişi büyüdüğünde, bilinçdışı olarak, çocukluğundaki yaşamının duygusal ortamını yeniden yaratma veya kurma eğilimi içinde oluyor. Bu eğilim gerçekte, iyi ya da kötü, doğru ya da yanlış değil, sadece kişinin içindeki bilinçdışı bir yuva olarak tanımlanıyor. Kişi bu yuvada istemsiz ve kontrolsüz bir şekilde; (1) bir ötekiyle olan bireysel ilişkilerinde annesiyle kurmuş olduğu ilişkileri ya da onların kendi aralarındaki ilişkileri yeniden yaratma, (2) tercih etme şansı varsa, annesine benzeyen sevgili, eş ya da patron seçme, (3) annesinin gösterdiği davranışları kendisine aynen uygulama (kendisini aynı şekilde suçlama ve cezalandırma), (4) annesiyle hemen hemen aynı kelimeleri kullanma, (5) kendisini sevmeyi ve desteklemeyi aynı annesinin yaptığı şekilde yapma ve en önemlisi (6) esmer bir eşe sahipken sarışın bir sevgiliyle birlikte olma gibi eğilimler içinde olabiliyor. Ancak bu, birden fazla ve farklı özellikte kadınlar tarafından büyütülen her erkek için geçerli bir durum değil, istisnalar olabiliyor.

CİSED ANKETİ…

Aldatmalar ve aldatmaya bağlı boşanmalar, Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre her geçen gün artıyor. Aldatmanın pek çok nedeni var… Ama Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) cinsel terapistleri, eşini aldattığını ifade eden 500 erkek üzerinde yaptığı anket çalışmasıyla, aldatan erkeklerin çocukluklarındaki gizemli ve korkunç sırrı ortaya çıkardı… Hem yüz yüze hem de sanal ortamda yapılan CİSED anketi, eşini aldattığını itiraf eden 500 erkeğin yüzde 70’inin çocukluklarında birden fazla ve birbirinden farklı kadınlar yani anne türevleri tarafından büyütüldüklerini gösteriyor.

DOĞUM SONRASI ÜCRETLİ İZİN 3 YILA ÇIKARTILMALI!

Sağlıklı toplumlar elde edebilmek için bebeklerin ruhsal ve fiziksel gelişimine çok daha fazla önem vermek ve ebeveynlerin çocuklarına yeterli ve kaliteli zaman ayırmaları gerekiyor. Bunu sağlayabilmek için de, özellikle 0–3 yaş arasındaki çocukların anne ve anne yerine geçen diğer kadınlarla kurdukları ilişkilerin niteliğinin, koşulsuz sevginin sağlanmasının, tutarlı davranışlarda bulunmanın zorunluluğunun ve güven bağının ciddiye alınması gerekiyor. Annenin, beyin yapısının %80’lik bir bölümünün geliştiği 0–3 yaş aralığında çocuğundan ayrılması veya bu süreci birbirinden farklı kadınlarla paylaşmak zorunda kalması ileriki yaşamda hem cinsel yaşamda hem de partner ilişkilerinde ciddi sorunlara davetiye çıkartabiliyor. Bu nedenle, bebeğin 0–3 yaş dönemini tek bir kadınla yani “anne” ile tamamlaması gerekiyor. Bu nedenle, çalışan anneler için doğum sonrası izinin çocuk sağlığı ve gelişimi açısından 3 seneye çıkartılması ve bu sürede çalışan annelere maaşlarının ödenmesini tavsiye ediyoruz. Çünkü sağlıklı bir anne-bebek ilişkisi sağlıklı bir toplumun ve aile yapısının temelini oluşturuyor.

KADER DEĞİL…

Aldatan erkeklerin gizemli sırrı ortaya çıktıktan sonra, bu kişilerin ve partnerlerinin hemen anne veya anne yerine geçen diğer kadınları suçlamaması gerekiyor. Aksine, suçlamak yerine sorumluluk almak, anne veya anne türevlerini ve o günkü koşulları anla­mak gerekiyor. Çünkü kişi hayatının sorumluluğunu alarak, seçimlerini bilinçdışı ve otomatik olarak yapmak yerine, kendi yaparsa bu tekrarı bozabiliyor, kaderini kendisi yazabiliyor ve aldatmaya son verebiliyor. Kader, kişinin seçimlerinin bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. Kişi sürekli gelişim ve değişim içinde olabiliyor. Bu süreçte, kişinin geçmişe karşı tutumunu değiştirmesi çok önemli… Çünkü geçmiş yaşanmış ve bitmiştir. Bunu değiştirmek imkânsızdır; ancak geç­miş hakkındaki düşüncelerin değiştirilebilirliği vardır. Kişi, geçmişte birden fazla ve birbirinden çok farklı kadınlar tarafından büyütüldüğü için aldatıyor olabilir ama bu kader değildir. Bu nedenle, “aldatma” eylemi ve bu eylemin sonuçları çok incitici olsa da, erkek ve partneri karşılaştıkları bu sorunu kırgınlıkları daha da derinleşmeden çözebiliyor ve ilişkilerini güçlendirerek devam ettirebiliyor. Ancak aldatma sonrası affetme ve iyileşmenin, partnerler arası sevgi, saygı ve sadakat üzerine kurulu olan bağın sarsılmadan, sağlıklı bir şekilde sağlanabilmesi için mutlaka bir evlilik ve çift terapistinden yardım alınmasını da öneriyoruz.

Yorumlar