Sağlıklı beden için 4 boyutlu güzellik

Sağlıklı bir vücut sağlıklı bir zihin demektir. Dr. Gönül Ateşsaçan bu kombinasyona bir de güzellik faktörünü ekliyor.

Sağlıklı beden için 4 boyutlu güzellik

Dr. Gönül Ateşsaçan, 'Estetik Medikal Uygulamaları' konusundaki yurtdışı ve yurtiçindeki çeşitli tez ve çalışmalarıyla bilinç ve beden uyumunun yakın ilişkisini ortaya koyarak, 4 boyutlu bir güzellik anlayışının insan sağlığı üzerinde olumlu etkisinin varlığını belirtiyor.

Beden sağlığı için bilinç sağlığı

Tıp adamları, beden sağlığı için ruhsal sağlığın önemine dikkat çekerek, insan bedeninin şifasının bilinç şifasından geçtiğinde birleşiyor. Bu görüşe ‘güzellik’ boyutunu da ekleyen Dr. Gönül Ateşsaçan, 'Estetik Medikal Uygulamaları' konusundaki yurtdışı ve yurtiçindeki çeşitli tez ve çalışmalarıyla bilinç ve beden uyumunun yakın ilişkisini ortaya koyarak, 4 boyutlu bir güzellik anlayışının insan sağlığı üzerinde olumlu etkisinin varlığını belirtiyor.

'4 Boyutlu Güzellik' nedir?

“Ruh-beden, duygu-beden, zihin-beden ve fizik-beden” olarak 4 boyut kavramını açıklayan Dr. Ateşsaçan., “Zihin beden, bilinçaltı, ego ve otomatik pilottur. Bu yaşamda her şey çok hızlı gelişirken, zihin buna adapte olur ve kendimizi herkese, her şeye karşı savunmamızı sağlar. Modern çağın getirdiklerine uyum sağlamak için, varlığımızı korumak adına zihin sürekli planlar yapar ve egomuz çok yükselir. Bu durumda en önemli konu zihin sesi yükselirken, duygusal durumumuzu unuturuz, kalbimizin sesini duyamayız. Sonuç zihindeki olumsuz beklentiler, duygu bedeni değiştirerek korkudan sevgiye uzanan yolu değiştirir, korkuları yükseltir, kaygılara dönüştürür. Olumsuz düşünceler bedenimizin titreşimini değiştirerek, fizik bedende değişmelere neden olur, hastalıklar başlar. Ruh-beden kişinin tüm evrendeki sonsuzluk arayışını temsil eder.

Fiziksel bozulma nasıl gelişir?

Medikal Hekim ve Beslenme Danışmanı Dr.Gönül Ateşsaçan fiziksel bozulmayı da şöyle açıklıyor: “Bir hücrenin membranı, hücrenin bütünlüğünü sağlar. Hücredeki iyon dengesi bozulursa hücrenin yapısı değişir, enerji dengesi değişir. Tüm organların ve sonuçta bizim titreşimiz değişir, bozulur, hastalıklar başlar.

Sonuçta; yediğimiz, içtiğimiz herşey, ettiğimiz dua, kendimiz ve herkesle ilgili düşünce ve duygularımız, toplumsal davranış modeli, kişisel ve toplumsal deneyimler genetiğimize, DNA’ya aktarılır.

Korku ise bedende stres hormonu üretir ve yıkıma yol açar, yaratıcılığımızı öldürür.

Sevgiyle hareket edenler, stresten etkilenmezler; hem kendilerini daha güzel ve değerli hisseder; hem de başkalarındaki güzelliği ve değeri çok daha kolay fark ederler. "

Yorumlar