Bir yalnızlıktır ömür!

Ne sevinç, ne üzüntü, ne keder... Sadece sevgiydi belki geldiğin yerden getirdiğin.

Gökhan Dağıstanlı

Anne rahminde kalbin ilk kez atmaya başladığında nasıl yalnızsan öyle yapayalnızsın işte.

Bir anneden habersiz öylece gelişmeyi bekledin. Bağımsız bir kalp atışının ritmine kaptırmıştın kendini. Bu düzenli gürültüyü çok çabuk kanıksadın. Tatlı bir musiki gibi geliyordu sana hatta. Kalbin sadece büyümeye atıyordu o zaman. Muhtemelen her duygudan uzaktın. Ne sevinç, ne üzüntü, ne keder... Sadece sevgiydi belki geldiğin yerden getirdiğin. Günlerden, gecelerden habersizdin. Zamanın, bugün bildiğinden başka bir zamandı. Henüz ciğerlerin sönüktü. Kaynağı belirsiz bir ırmak akıyordu sana göbek deliğinden, besleniyordun. Bunun için yapman gereken tek şey kalbinin atmasıydı ve bu senin iradenin dışında gelişiyordu. Dolayısıyla kaygısızdın. Hep öyle devam edecek sanıyordun. Yaşamanın farkında değildin, başka insanların farkında olmadığın kadar. Sonra bir gün bir şey oldu. Kısa ama zor bir yolculuktu. Etrafın çalkalandı, olay oldu. Hayat form değiştirip başka bir şekle dönüştü senin için. Sancılı bir sürecin sonunda, kendini bir doktorun elinde buldun. Nefesle tanıştın o an. Nasıl da yandı için. Varlığını daha önce hiç hissetmediğin akciğerlerini o an fark ettin işte. Bu, bağımsız yaşamının ilk adımıydı. Bir makas darbesiyle koparıldın besin kaynağından. Anladıysan korktun belki de. Haklıydın, bu çabasız beslenmenin sonuydu çünkü.

Sonradan anlam kazanacak sesler ve görüntüler karşıladı seni. Şaşkındın ama aldırmayı bilmiyordun. Uzun bir süre, sonradan anne ve baba diyeceğin iki kişiyi gördün yanında, gözünü her açtığında. Ağlamayı öğrendin ilk. Acıktın ağladın, susadın ağladın, uykun geldi ağladın... Üstüne titredi bu ikisi. Her ağlamanın karşılığını aldın. Sadece ağlayarak bütün ihtiyaçlarını gidermeye başladığında keyfin yerine geldi muhtemelen. Zamanla ne için ağladığını da öğrendiler. Yaşamak için bir neden bulamamıştın daha ama çözüm bulmuştun. Böyle gidecek sandın yine. Gitmedi ama uzunca bir zaman sürdü. Bu, hayatın seni ikinci kandırışıydı. Kanmamayı öğrenmek için erkendi zaten.

Büyüdün sonra.

Yavaş yavaş, seni seve seve besleyip büyütenleri üzmeye başladın. Fikir ayrılıkları girdi aranıza. Seni koruyup kollamada aşırıya kaçtıkları da oldu, senin farkında olmadığın riskleri almak için manasızca cesaretlendiğin de. Herkes gibi az tecrübene ve az bilgine rağmen kendi fikirlerinin doğruluğundan emin oldun. Bu bir kısır döngüdür zaten. Bilgi eksikliğinin ve tecrübesizliğin doğal bir sonucudur. Çoğu zaman haksız çıktın ama böyle böyle öğrendin.

Bir zaman geldiğinde, hormonların seni yönetmeye başladı. Tuttun aşık oldun. Bir ömür severim ve sevilirim sandın belki. Ne sevebildin ne sevilebildin. Yeni biri seni tekrar aşka inandırdı sonra. Onu da beceremedin. Üzüldün, kırıldın, kırdın, üzdün. Gecelerce ağladın, ağlattın. Niyetin kötü değildi elbet, onların da değildi. İki insan bir yolda sadece aşka dayanarak yürüyemezmiş kolay kolay, anladın.

Sonra, eğer şansın yaver gidip daha önce yaşamadıysan, acı kayıpların başladı. Bütün yaşadığın üzüntüleri taca attı bu. Acının dibiyle işte o gün tanıştın. Bu acıyla yaşamayı başaramayacağını düşündüğün de oldu. Ama hayat sen istesen de istemesen de bir plana göre devam ediyor. Yastığına düşen tuzlu su sağanağı her geceden, gün aşırıya döndü zamanla. Sonra haftada birler başladı. Bir baktın ki aşk kadar acı da eskiyor. İçine üflenmiş bilincin bir tavrı vardı ve bunun sadece aşka karşı olmadığını kavradın. Seni aşırı duygulardan arındırıp yalnızlığını hatırlatıyordu sana. Kendinden her bir parçayı kendi gelişimine bırakıp sonra kendinde toplayacaktı belki de Tanrı ve bu ancak mutlak yalnızlıkla mümkündü.

Yaşını başını aldığında, o an yamacında bir sevdiğin olsa bile anladın: Yalnız geldik dünyaya, yalnız gidiyoruz. Bu yolda yanımızda olanlar da yalnız. Gürültülü kalabalıklar, keşmekeş sokaklar, sınıflar, ordular, korolar yalnız. Kediler, köpekler, çiçekler, insanlar yalnız. Sadece, yalnızlıklarımızı bir süreliğine unutup kalabalık taklidi yapıyoruz.      

"Sitemizde köşe yazarı olarak yazı yazan tüm yazarlarımız yazdıkları yazı ve görüşlerden tamamıyla kendileri sorumludur. Köşe yazarlarının yazılarından dolayı İnternethaber Yayıncılık AŞ. (elmaelma.com) hiçbir şekilde yasal sorumluluk kabul etmemektedir."
Yorumlar 2 yorum