Yazıklar Olsun!

Oysa seviyordun be adam o güzelim kadını. Gözlerine bakarken için gidiyordu.

Gökhan Dağıstanlı

Elini tutmaya can atıyordun, şakalaşırken bile olsa sana dokununca kalbin bir başka atıyordu. Hele onu kollarına aldın mı bir cennet bahçesine dönüyordu yatağınız. Ya sonra? Sen nasıl bu hale geldin be adam? Ya da içindeki vahşeti nasıl bu kadar gizleyebildin? Nasıl çıktı ağzından o sözler? O ilk bağırışında onun gözlerinin içindeki korkuyu görmüştün oysa. Bu seni bin pişman edeceğine nasıl oldu da cesaretlendirdi? O canın gibi sevdiğinin korkudan sindiğini görünce parça parça olması gereken kalbin nasıl oldu da öylesine katılaştı? Bir süre sonra bu bağırışların etkisini yitirince ne kadar daha çirkinleşebileceğini de belli ettin. Duvarda patlayan vazo, yerde tuz buz olan bardaklar insanlıktan çıkacağının en
belirgin işaretiydi. Bir süre sonra otoriteni sağlama noktasında bu hastalıklı tavrın da etkisini yitirince o kahrolası elini üzerine titrediğin kadına kaldırdın işte! Bin pişman olup, bir daha asla yapmayacak olman bunu aklamazdı elbet ama yine de insanlığa doğru atılmış bir adım olurdu senin için. Oysa sen ne yaptın? Bu vahşeti bir yaşam tarzına dönüştürdün! Tahammülünü hepten sıfırladın. O günden sonra her konuyu dayakla çözdün!

O anda seni taş etmeyen Tanrı suçlu demeye dilim varmıyor ama daha ağzından ilk kötü sözü duyduğunda seni oracıkta terk etmesi gerekirken, ya sevgisine ya korkusuna yenik düşüp meydanı sana bırakan kadın suçlu. Sana haddini bildirmediği için, ağzından çıkanı kulağının duyması gerektiğini sana göstermediği için, anandan babandan alman gereken terbiyeyi, yalnızlığa mahkum ederek sana vermediği için suçlu. Senin gibi kaba, yoz, ahlaksız bir adamı sevdiği için suçlu. Sadece o mu? Sevgiyi saygıdan ayrı öğreten analar suçlu! Şiddeti bir yöntem olarak örnekleyen babalar suçlu! Karşındaki insanın sana itaat etmesi gerektiğine seni inandıranlar, yıllarca önünde yaşanan türlü şiddete gözlerini yuman bu toplum suçlu! Kol kırılır yen içinde kalır diyen atalar suçlu! Bu vandallara en ağır cezayı verecek kanunu çıkarmayan vekiller suçlu!

Mevcut yasadaki cezayı sadece takım elbise giyiyorsun diye en alttan veren hakimler suçlu! Yaptığın bu rezillikten sonra seninle hiçbir şey olmamış gibi arkadaşlık edenler suçlu! Dövdü kelimesinden sonra “ama...” koyan diller suçlu! Şiddeti olumlayan dinler suçlu! Seni çarşaf serip barındıran otel, karşıya geçiren vapur, tatile götüren uçak suçlu! Farkında bile olmadan varlığına hizmet eden tabiat suçlu! Seni yaşatan oksijen bile suçlu! Biliyorum nasır kaplı kalbin, okuyunca bu yazdıklarımı abartılı buluyorsun. Belki bu pespaye halinden başkalarını sorumlu tutuyorsun. Yaşadıklarından, gördüklerinden çıkardığın sonucun tek sorumlusu sensin, bunu unutuyorsun. Birçok suçlu daha var elbet ama sen en büyük suçlusun! Peki sen insan kılığında sürdürdüğün bu hayatınla gerçekten mutlu musun?

"Sitemizde köşe yazarı olarak yazı yazan tüm yazarlarımız yazdıkları yazı ve görüşlerden tamamıyla kendileri sorumludur. Köşe yazarlarının yazılarından dolayı İnternethaber Yayıncılık AŞ. (elmaelma.com) hiçbir şekilde yasal sorumluluk kabul etmemektedir."
Yorumlar 3 yorum