Ölümsüzlük iksirinden maymunun testisine...

Murat Tuğrul Eren

Ölümsüzlük mümkün mü?

Nerden mi aklıma geldi?

Hiç aklımızdan çıkmaz ki…

İnsanoğlu olarak bizi oluşturan herşeyde
Dinlerimizde, felsefemizde, sanatta,
Mal mülk edinme merakında,
Hatta bilimin önemli bir kısmında,
Hep bu ölümsüzlük arzusu vardır!

Neler yapmamışızdır ki?

Çin imparatorları ölümsüzlük ararken,
Simyacıları ölümsüzlük iksiri diye barutu bulmuş,
Acayip bir ironi,
Barut o zamandan beri,
Milyonlarca ölü yaratmış!

1920’lerde bir fransız cerrah,
Genç maymunun testisini yaşlısına takınca,
Yaşlısının gençleştiğini sanmış,
Bunu ortalığa yayınca,
500 meraklı adam,
Kendisine ameliyatla genç maymun testisi taktırmış!

Fransız Cerrah 1920’lerde çok popülerken,
1930’larda bunun işe yaramadığı anlaşılınca,
Ortalıkta maymun testisiyle dolaşan bu 500 kişi,
Ciddi madara konusu haline gelmiş!

İspanyol bir kaşif ölümsüzlük çeşmesini bulacağım diye,
Floridayı bulmuş,
Bu dünyanın en ölümcül kasırgalarına sahip topraklara,
Birçok insanın yerleşmesine vesile olmuş!

Vb...

Peki, bedenen ölümsüzlük mümkün mü?

Bir tıp adamı olarak buna inanmamam mümkün değil!

Yaşlılığın normal bir süreç olmadığına,
Yaşlanmanın aslında bir hastalık olduğuna inanan,
Ciddi sayıda tıp bilimadamı,
Genetikçisi, doku mühendisi,
Tam gaz bu konuda çalışıyor!

Genetik kodumuz, DNAmız günbegün çözülüyor!

Yaklaşık 60 organımızı oluşturan,
Sayısı 15 trilyona yakın çeşitli tipte  hücreler
Aslında  ana karnında sadece tek bir kök hücreden türemekte...

İşte bu hücrelerin köklerini hiçbir zaman unutmadıkları,
Yine her türlü hücreye dönüşme potansiyellerini kazanabilecekleri,
Ataları olan kök hücrelere,
İstediğimiz zaman dönüştürülebilecekleri bulunuyor!

Kodlar tam anlamıyla çözülünce,
Farklılaşmış yaşlı hücrelerimizden kök hücremizi,
Kök hücreden de istediğimiz hücre tipini ve organı oluşturarak,
Yaşlanan organları yenilemek için kullanabileceğiz!

Ölümsüzlük nerden mi aklıma geldi?

Bir an,
Sadece bir an,
Gazetelerde, TV’de, internette,
Şu sıralar her gün gördüğümüz,
İnşaat kazasından tutun, teröre,
Ortadoğudaki savaştan, namus cinayetine,
Birçok yaralayıcı,üzücü ölüme,
Artık hiç yaşlanmayan
Hastalıklarından kurtulup sonsuza kadar yaşayabilen
Ölümsüz bir bedene sahip olduğumuzu farzederek bakın…

Uğruna ölünen şeyler ne kadar  sığ,
Maddesel ve anlamsız geliyor değil mi?

Din kitaplarında yazan cenneti ve cehennemi,
Bu dünyada yaratmayı tamamıyla başarmışız…
Yalnız bir farkla,
Sanki cennette olması gerekenler cehennemde,
Cehennemde olması gerekenler ise cennette yaşıyor!

Evet!
Bir tıp adamı olarak bedenin ölümsüz olabileceğine inanıyorum!

Ancak, şu iki şeye inanmıyorum;

Ölümsüzlüğü bilimde, sanatta aramak yerine,
Gizli dolar çeşmeleri altında yıkanarak kazanacağını zanneden,
Bunun için de akılsızlara barutu kullandırmaktan,
Hiçbir rahatsızlık duymayanların,
Maymun testisi taktırmasalar bile,
Maymunun tüm iştahına sahip olmalarından dolayı,
Bir dini inançları olduğuna inanmıyorum.

Çünkü, yangından mal kaçırırcasına davranmaları,
Öbür dünyaya hiç inanmadıklarını gösterir!

İkinci inanmadığım şeyse,
İnsanoğlunun bedenen ölümsüzleşmesi,
Aslında Tanrıyla bir olması, bütünleşmesi demektir,
Bu da maneviyatımızın  tüm evreni kapsayıcı,
Sevgi dolu ve paylaşımcı olmasını gerektirir ki,
Bu da bugünkü insanlığın genelinde maalesef yok!

Şu durumda bilim, insan ahlakının önünde gidiyor,
Ve ahlakımız da ölümsüzlüğü haketmiyor demektir!

Bulunmasın kardeşim,
Akılsızlar akıllanmadıkça,
Akıllılar akılsızları kullanmayı bırakmadıkça,
Herkes hayatın sadece bu şekilde fütursuzca yaşanabileceğine inandıkça,
Bence bedenen ölümsüzlük bulunmasın…

Üstte yazdıklarım gerçekleşene kadar
Biyolojik saatimizin elverdiği  ömre sahip,
Anlamsız bir nedenle sonlanmayacak,
Akıl, fikir ve beden sağlığı yerinde bir  yaşam dileğimle...

"Sitemizde köşe yazarı olarak yazı yazan tüm yazarlarımız yazdıkları yazı ve görüşlerden tamamıyla kendileri sorumludur. Köşe yazarlarının yazılarından dolayı İnternethaber Yayıncılık AŞ. (elmaelma.com) hiçbir şekilde yasal sorumluluk kabul etmemektedir."
Yorumlar