Alışveriş merkeziyle imtihanım

Senem Köksal

Alışveriş merkezlerini sevmiyorum. Hele kızım doğduğundan beri, hem mümkünse açık havada dolaşalım hem de çocuk daha küçücükken "AVM kültürünü" kanıksamasın diye mecbur kalmadıkça gitmek istemiyorum. En azından bu yönde bir çabam var. Yürürken aniden kaldırımın bittiği çocuk dostu olmayan şehirlerde, mantar gibi çoğalan bu merkezlere teslim olmamak çok zor biliyorum ama deniyorum işte. Üstelik geçen haftaya kadar da bu konuda hatırı sayılır bir performans sergilediğimi söyleyebilirim. Ama geçen hafta...

Malumunuz geçen perşembe 23 Nisan'dı. Önceki yıl 23 Nisan'ı Ankara'da, Kuğulu Park'ta kutlamıştık. Hava günlük güneşlikti. Bu yıl güneşi gören, leyleği havada görenden daha çok mutlu oluyor. 22 Nisan'da yurdun belli kesimlerinde kar yağışı görülmüşken 23 Nisan'dan bir mucize beklemedik elbette. E ama çocuk bayramı da aktivitesiz olmaz. Mecburen kalktık gittik bir alışveriş merkezine. Neymiş acayip etkinlikler varmış, aman şöyle iyiymiş, böyle eğlencesiymiş. Duy, inanma ve yaklaşma!

Alışveriş merkezi değil temsili mahşer günü! Şehrin bütün çocukları ve tabii ki anneleri, babaları, teyzeleri, amcaları orada. Her taraftan insan fışkırıyor. Yemek yerleri hınca hınç dolu. Tuvaletler de bile sarmal kuyruk oluşmuş. Peki, buna değecek eğlence ne?

Bilmem kaç bin metrekarelik alanın ortasına birkaç metrekarelik bir oyun alanı koymuşlar. İçinde de bir top havuzu (bence onların içinde şu reklamlardaki ishal yapıp kusturan mikroplardan bolca var) ile maket olduğunu sandığım birkaç hayvan. Belki başka şeyler de vardı ama kalabalıktan ancak bunları seçebildim. Bir kere o kadar insana bu kadar oyun alanı bildiğin devede kulak kalıyor. Biraz yaptık mı yaptık durumu. İkincisi, bırakın çocukları ben girsem o top havuzuna ezilmem işten değil.

Bizim kız o alanı görmesin diye ne manevralar yaptım, bilemezsiniz. Özgürlüğünü ilan etmiş ve arabasına binmek yerine arkadan itmeyi tercih eden bir çocukla alışveriş merkezi zaten zor, hele bir de o kalabalıkta düşünün artık!

Eve döndüğümde üzerimden kamyon geçmiş gibiydi. Bir süre etrafa boş boş baktım durdum. O arada ciddi ciddi “Şehirler AVM ile dolmasın” türü bir sosyal sorumluluk projesi yapsam alem bana ne der diye de düşündüm. Tabii normal zamanda uzak durup bayram günü bir alışveriş merkezine gittiğim için de kendimi bol bol tebrik ettim. Şuurum kaydı zahir!

Ama her yaşanılandan bir ders alınır elbet!

Şimdi, ben tövbeliyim fakat olur da siz böyle bir gaflet içine düşerseniz diye naçizane birkaç tavsiyem var. O şahane etkinliklerin gerçekleştirildiği, genellikle giriş katı oluyor, katlardan uzak durun. Yemek katından şiddetle kaçınmanızı öneririm. Diyeceksiniz ki ne yapalım, aç mı duralım? Valla paket yaptırıp ara katlara kaçın bence. En iyisi ara katlar. Hele böyle azıcık pahalı markalar varsa onların önü şahane oluyor, zira gelen giden az. Çocuk uyutmak için de birebir. Tuvalet için sinema katı nispeten daha iyi. Artık orada da kuyruk varsa bir zahmet eve kadar tutun. Hatta bence popoyu kırıp evde oturun.

Ay eskiden alışveriş merkezi mi vardı?

"Sitemizde köşe yazarı olarak yazı yazan tüm yazarlarımız yazdıkları yazı ve görüşlerden tamamıyla kendileri sorumludur. Köşe yazarlarının yazılarından dolayı İnternethaber Yayıncılık AŞ. (elmaelma.com) hiçbir şekilde yasal sorumluluk kabul etmemektedir."
Yorumlar