Anne olunca neyi anladım?

Senem Köksal

Ezgi Başaran, Pazar günü Radikal'de annelikle ilgili güzel bir yazı yazmış. Güzel, çünkü benzerlerinin aksine öznesi bebek değil anne. Hem de mükemmel olmayan bir anne!

Çocukluğumdan beri planlı programlı bir tipim. Öyle oluruna bırakmak, geldiği gibi yaşamak falan hep içimde bir ukde. Bazen sadece ayaklarımın yere basması yetmez, ellerim de orada olsun isterim. Böyle kontrollü, tedbirli, mükemmeliyetçi, sıkıcı bir tipim anlayacağınız. Yaradılış işte, ne yapacaksınız.

Hamile kalınca da sandım ki planlar, programlar işe yarayacak, her şey tıkır tıkır yolunda gidecek. Bu sebepten bir sürü kitap okudum, notlar aldım.

Aldım da ne oldu? Fırında portakallı ördek yapacağım sanki! Bebek bu; tarifle, taktikle olur mu?

Olsa, yeryüzündeki her bebek mışıl mışıl uyur, pırt pırt gaz çıkarır ve cokur cokur emerdi. Ne ala!
4 ay gaz sancısından ortalığı yıktı. 6 ay gündüzleri neredeyse hiç uyumadı. Kitapta yazılanların büyük bir kısmı işe yaramadı. Bazı sorunlara kitaplarda cevap dahi bulunamadı. Aldığım notlar idealist bir annenin gerçek dışı çabaları olarak tarihe karıştı. Gaz sancısına saç kurutma makinesi deva oldu. Anne karnı sesi olduğu iddia edilen hırıltılı bir gürültü de az biraz uyumasına yardım etti. İlk ay sütüm yok denecek kadar azdı. Doktor mama takviyesi deyince dünya başıma yıkıldı. Zira kızımı kucağıma aldığım ilk andan itibaren herkes aynı soruyu sordu; sütüm var mıydı, az mıydı, çok muydu, ne kadar emiyordu? Çünkü "iyi anneliğin" tek ölçütü bebeği emzirebilmekti. Süt yapıyor diye o kadar çok bulgur pilavı yedim ki, bir sabah uyanıp yüzümü turuncu bulacağımdan korkar oldum. Ama daha çok, sütüm olmayacak diye korktum. Gecenin bir saati kalkıp gözümden uyku aka aka süt sağdım. Neyse ki korktuğum başıma gelmedi, süt zamanla arttı, düzene girdi ama itiraf edeyim; süreç psikolojik olarak beni biraz yordu. Yalnızca bu değil, uykusuz geceler, daimi bitkinlik, ne yapacağını kestiremediğim çaresizlik anları ve bütün bunlara karşı söylenilen "bir gülümsemesi yeter" lafının bende zaman zaman hiçbir etki yaratmaması da. İlk aylar oturup hüngür hüngür ağladığım çok olmuştur. Anne olduğum için değil, ne yapmam, nasıl davranmam gerektiğini bilmediğim için. Bir de tabii "mükemmel" olamadığım, kendimi hep eksik hissettiğim, daha doğrusu hissettirildiğim için. Çünkü her nasılsa etrafımdaki herkes bir şekilde konunun uzmanıydı ve bir tek ben hiçbir şey bilmiyordum!

Sonra bir gün, ilk kez tanışıp sohbet ettiğim bir anne dedi ki: "mükemmel değil, mutlu anne olmaya çalış, görürsün her şey daha iyi olacak."

Onu yap, bunu yapma, şunu ye, onu yeme, öyle de, böyle demecilerden sonra bu cümle bana öyle iyi geldi ki anlatamam.

Sonunda anladım ki mükemmel anne olmaya çalışmak yersiz bir çaba. Sinir bozucu ve yorucu. Zaman zaman duruma söyleniyor, hatta bazen sövüyor olmak bebeğinizi sevmediğiniz anlamına gelmez, sizi de kötü anne yapmaz.

Sakin olun, içinizden geldiği gibi davranın ve anneliğinizin tadını çıkarın.

 

 

"Sitemizde köşe yazarı olarak yazı yazan tüm yazarlarımız yazdıkları yazı ve görüşlerden tamamıyla kendileri sorumludur. Köşe yazarlarının yazılarından dolayı İnternethaber Yayıncılık AŞ. (elmaelma.com) hiçbir şekilde yasal sorumluluk kabul etmemektedir."
Yorumlar