Benzemez kimse sana

Senem Köksal

Birinci derece yakınlarımdan başlayarak, kendim de dâhil olmak üzere, etrafımdaki tüm kadınları düşünüyorum da hemen hepsi hayatları boyunca en az bir kere fonda bir hayıflanma ile aynı cümleyi kuruyorlar: “Aynı annem gibi oldum ben!”.

Hayır, hiç abartmıyorum. Tespitlerim de gayet yerinde! Buyurun, başlayalım.

Birlikte yaşarken pasaklılık sınırında olan siz, temizlik hastası annenizken, kendi evinizde hijyen delisi olup çıkar ve nasıl bu hale geldiğinizi anlamakta zorlanırsınız.

Misafir geldiğinde yenilmiyor diye üzülüp burulan annenize manasız gözlerle bakarken, eşiniz, dostunuz saatlerinizi harcayıp hazırladıklarınızı yemediler diye dünyaya küsersiniz.

Zamanında saçma ve hatta komik bulduğunuz, anneniz tarafından geliştirilmiş bir dizi kaş göz hareketinden oluşan talim terbiye sisteminin değerini anne olunca anlarsınız. Çocuğunuzun bir yeri acıdığında, kalbi kırıldığında, terli sırtına bez sokuştururken, kapı ağzında ağzına fazladan iki lokma tıkıştırırken haliniz, tavrınız annenizin ta kendisidir.

Annenizin “sen benim için hala çocuksun” cümlesi ile anlatmak istediğini, çocuğunuzun “anne, yeter artık, büyüdüm ben” cümlesini işitene kadar anlamazsınız.

Gazozunuzun içine hap atıp sizi hain emellerine alet etmek isteyenlerden korunmanızı bin kere tembih edip uyumak için eve girmenizi bekleyen annenizin durumunu hiç iyi bulmayan haliniz, gece yarısı camın arkasında dikilip evin önünde duran arabaları saymaktan şaşı olmuş halinizin karşısına geçip bir “Yaaaa, n’aber?” der, şaşar kalırsınız.      

Bazen bir fotoğrafta yakaladığınız bakış, “aynı annem gibi bakmışım” dedirtir size. Bazen aynada yakaladığınız bir gülüş, bazen bir duruş, belki de bir oturuş. Bazen de bir laf edersiniz, kelimeler de ses de sizin değil, annenizindir.

Anneniz gibi sever, onun gibi küser, sinirlenir, ağlarsınız.

Tüm bu olup biteni algılamakta güçlük çekip arada bir ailenin diğer fertlerine sorarsınız:

“Annem gibi mi oldum ben?”

Yapacak pek bir şey yok!

Dokuz ay karnını mesken tutup, sütünden kucağına, şefkatinden vicdanına her şeyinden faydalandığınız annenizin, zamanında burun büküp kınadığınız hatta belki kızdığınız, iyi mi, kötü mü anlayamadığınız ne kadar huyu varsa, çoktan gelip içinize çöreklenmiştir. An gelir saklandıkları yerlerden ortaya çıkıverir, tepine tepine “anneniz” olmayacağınızı iddia ettiğiniz günlere inat, size Hanya ve Konya konulu bir ders veriverirler.

Varsın biz annelerimize benzeyelim. Zira anneler kimseye benzemez.

    

    

"Sitemizde köşe yazarı olarak yazı yazan tüm yazarlarımız yazdıkları yazı ve görüşlerden tamamıyla kendileri sorumludur. Köşe yazarlarının yazılarından dolayı İnternethaber Yayıncılık AŞ. (elmaelma.com) hiçbir şekilde yasal sorumluluk kabul etmemektedir."
Yorumlar