Biraz Hürrem, biraz Bihter olacaksın!

Senem Köksal

Ülkemizin siyasi gündemi anlaşılmaz Avrupa sinemasının bir tezahürü olmuşken, magazinde Arda-Sinem, Ahu-Cem'den bayılmışken, geçen hafta Fransa cumhurbaşkanının çapkınlık haberleriyle yerel eksenden kayıp, az da olsa kafayı dağıttık. Bize arada lazım böyle şeyler, hatta bu ara pek lazım!

Malumunuz Cumhurbaşkanı François Hollande, aktris Julie Gayet'le buluşmak için gittiği evden çıkarken, kafasına taktığı kaskla yüzünü gizlese de, ayakkabılarından yakayı ele vermişti. Demek ki kask da bir yere kadar koruyormuş.

Olayın basına sızmasının ardından fiili First Lady Valerie Trierweiler sinir krizi geçirmiş, sonunda da hastanelik olmuştu. Çapkın reisicumhurun Valerie'yi hastanede de ziyaret etmemesi konuşulurken beklenen buluşma gerçekleşmiş ve Hollande hayat arkadaşına yarım saatlik bir ziyarette bulunmuştu. The Independent gazetesinin haberine göre görüşme pek sıcak geçmemiş ve Hollande Valerie'den zaman istemişti. Sonraki günlerde Valerie, Elysee Sarayı'ndan uzakta bir yerde Hollande'nin tamam ya da devam kararını bekleyecekti.

Haberi duyduktan sonra aklıma hemen basının özel hayat ihlaliyle ilgili bir şeyler yazmak geldi ama sonra vazgeçtim, çok klişe. Bir cumhurbaşkanının toplumsal statüsüne uygun davranmaması da iyi bir konu olabilirdi ama cumhurbaşkanı olmak aşık olmaya engel mi deyip ondan da vazgeçtim. Eski cumhurbaşkanı Sarkozy'nin hemen ortalara çıkıp Hollande'yi yerden yere vurmasını bel altı bir tavır olarak görüp (otur Sarkozy, sıfır), Türk basınında çıkan "Julie oynadığı filmlerde soyunmuş" haberlerini de "ne alaka" deyip pas geçince, sonunda kafayı Valerie'ye taktım!

Çünkü kadın halimle kadınları anlamakta zorlanıyorum! Anlaşılmaz olduklarından değil, doğuştan çok işlemci bir beyinleri varken, basit ve fazlaca klasik numaralar yaptıkları için. 

Kulislerde olayın birkaç günlük bir gönül macerası olmadığı, hadisenin ta 2012 seçimleri öncesinde başladığı konuşulurken Valerie'nin ayılıp bayılıp hastanelere düşmesinin, üzgünüm ama "aşk için ölmeli, aşk o zaman aşk" duygusundan kaynaklandığını hiç sanmıyorum. Bu ayılıp bayılma numaraları ancak gelini kıskanan kaynanada tolere edilebilir. Hadi diyelim ben kötü niyetliyim, aşktan, meşkten anlamıyorum. Kadın yaşını başını almış, fiilen de olsa bir First Lady olmuş ama gönlüne ferman dinletemiyor, adamı acayip seviyor, bu yüzden de buhranlar geçiriyor. Eyvallah! Ama Elysee Sarayı’ndan uzakta, sürgün edilmiş gibi, oturup da adamın tamam mı, devam mı kararını beklemek de ne oluyor? Siyasi figür olarak adam acayip bir şey olur da, bu saraydan uzaklaştırmalar falan belki idare edilebilir ama takdir edersiniz ki bir Muhteşem Süleyman da değil!

Neticede bütün bu olan biten yaralı ve öfkeli bir kadının pek aceleye gelmiş mağdura yatma hareketinden fazlası değildi ve numara tutmadı; Julie Hollande'yi kaptı.

Kıssadan hisse; çetrefilli gönül meselelerinde biraz Hürrem, biraz Bihter olacaksın.

Yoksa arkasından el salla!

 

"Sitemizde köşe yazarı olarak yazı yazan tüm yazarlarımız yazdıkları yazı ve görüşlerden tamamıyla kendileri sorumludur. Köşe yazarlarının yazılarından dolayı İnternethaber Yayıncılık AŞ. (elmaelma.com) hiçbir şekilde yasal sorumluluk kabul etmemektedir."
Yorumlar