Kız tarafından düğün değerlendirmeleri!

Senem Köksal

Yaz mevsiminin son günlerini yaşarken, bol düğünlü bir dönemin ardından izlenimlerimi aktarmak farz oldu. Hemen başlıyorum.

Şimdi, ister kızın, ister darılın ama düğünler daima kadınlar içindir.

Neden mi?

Şöyle bir düşünün…

Hiç damatlık modeli biriktiren ya da hayal eden bir erkekle karşılaştınız mı? “Ben şöyle uzun kuyruklu bir smokin istiyorum” diyen bir damat adayı duydunuz mu?

Hâlbuki kadınlar öyle midir?

Gelinlik modeli üzerine tez verecek donanıma sahip arkadaşlar tanıyorum. Koca adayı olsun olmasın, her kadının hayalinde bir gelinlik vardır. Sorsan “ay yok valla hiç düşünmedim” der ama duy da inanma! Zaten en çok onlardan korkacaksın!

Hal böyle olunca, kocayı bulup, teklifi de alan kadın, hemen hayallerini süsleyen gelinliği bulmak için harekete geçer. O gelinlikçi benim, bu gelinlikçi de benim der, her yeri gezer, bin tane model dener ve eninde sonunda muradına erer. E gelin bu, olacak o kadar.

Ama inanın bana düğüne davetli bekâr kızların işi gelinden çok daha zordur. Çünkü düğünler bekâr kızlar için sevgili ve dolayısıyla koca adayı edinilecek en iyi ortamlardan biridir. “Bekârlar masası” adlı oluşumun ortaya çıkması boşuna değildir. Bu sebeptendir ki her genç ve bekâr kız, düğüne “gelin” olan sanki kendisiymiş gibi hazırlanır ve kendisi için bir külkedisi finali hayali eder. Bu kızlar, kendilerini göstermek için gecede en az yirmi kere tuvalete gider, oynak parçalarda bir Shakira, bilemedin Asena edasıyla coşar. Ama işte o havalar bitip de, yalnızca eşi olanların arz-ı endam edeceği o malum şarkılar başlayınca, içlerine oturan o mahzunluğu çaktırmamaya çalışarak masalarına dönerler. Bu esnada az önceki oryantalimsi tiplerin yerine, hanım hanımcık tipler gelir. Olur da biri, hele de gözlerine kestirdikleri biri, gelip dansa kaldırmak isterse, yüzlerine dans kelimesini ilk kez duyuyormuş gibi bir ifade takınır ve “istemem yan cebime koy” eşliğinde piste çıkarlar. Bu basit bir dans daveti olarak görünse de esasen masadaki diğer bekâr kızlara karşı kazanılmış bir zaferdir. 

Diğer tarafta geceye sevgilisi ya da kocasıyla katılan kadınlar için düğün, şayet arada kuvvetli bir biyolojik ya da hissi bağ yoksa ne yazık ki çiftin mutluluğu paylaşma arzusuna riayet etmenin dışında bir anlam teşkil etmez. Evli olanlar düğünü kendi düğünleriyle kıyaslamakla, henüz evlenmemiş olanlarsa sevgililerine çeşitli imalarda bulunmakla meşguldürler. Kim bilir düğünler esnasında “biz de mi düğünü burada yapsak?” cümlesi nedeniyle kaç ilişki heba olmuştur.

Damat mı?

Düğün bitip de sabah olunca, kandaki alkol oranı hızla düşerken, yapılan tüm o tantananın kendisiyle hiçbir ilgisi olmadığını ancak idrak eder. Üstelik idrak edeceği daha çok şey vardır.
Allah mutlu, mesut etsin.

"Sitemizde köşe yazarı olarak yazı yazan tüm yazarlarımız yazdıkları yazı ve görüşlerden tamamıyla kendileri sorumludur. Köşe yazarlarının yazılarından dolayı İnternethaber Yayıncılık AŞ. (elmaelma.com) hiçbir şekilde yasal sorumluluk kabul etmemektedir."
Yorumlar