Vicdanın sesini dinle bak ne diyor?

Ne diyecek? Oflama, puflama diyor....

Senem Köksal

Bu ara bir daraldım. Geceleri geç saatlere kadar oturup boş boş televizyona filan bakıyorum. Çok acayip filmler var. Misal, geçen akşam Fatma Girik'in “İki Ruhlu Kadın” diye bir filmine rastladım. Açıklamasında sıra dışı bir Fatma Girik filmi diyordu. Garipti gerçekten ama daha çok komikti. Neyse konumuz film değil zaten. Ne diyordum? Evet, geceleri oturup garip şeyler seyrediyorum. Çünkü bütün gün kendimi hiçbir şey yapmamış gibi hissedince hemen yatıp uyumak istemiyorum. Oturup iki satır okuyayım, yazayım diyorum olmuyor. Çünkü pilim bitiyor. Çünkü yoruldum.

29 aylık annelik maratonumun mola zamanı geldi sanki. Ama sorun da burada başlıyor zaten. Anneliğin molası olur mu? Ben geldim 35 yaşına, hala ne zaman başım sıkışsa anne diye sarılıyorum telefona. Çünkü o benim arkadaşım, Güzin Ablam, stres topum, yemek kitabım, oyum, buyum, her şeyim. E o benim için neyse, ben de kızım için oyum. Gayet iyi biliyorum, mantıken her şey kabulüm ama yine de inkar edemiyorum işte, yo-rul-dum.

Alıp başımı gitsem olmaz. Zaten bırak gitmeyi, gitmeyi düşündüğüm için bile hırpalıyorum kendimi. Dışardan destek mi alsam, okula mı yollasam, oraya mı göndersem, buraya mı derken aklımla kalbim bir giriyorlar birbirine, arada olan yine bana oluyor. Çünkü itiraf edeyim ki, “yok çocuk evde durmuyor”, “insan istiyor”, “sosyalleşmesi lazım” lakırdıları pek de doğru değil. Zira esas evde duramayan, insan isteyen ve de sosyalleşmesi gereken bizzat benim! İşte insan küçücük de olsa bunun ayrımına varınca labirentteki fare gibi çıkmaza giriyor. Sonra kulağımda hep o şarkı: "Vicdanın sesini dinle bak ne diyor?"

Ne diyecek? Oflama, puflama diyor. Bugüne kadar gezdiğine, tozduğuna, ayağını uzatıp oturduğuna say diyor. Azıcık rahat etmeyiver, ne olacak diyor. Minnacık çocuğa sinirlenme diyor.

Peki, benim bu halime eş dost ne diyor?

Birazcık rahat olacakmışım. Mükemmel anne olmak zorunda değilmişim. Hayatımdaki her şey, her zaman çok düzenli olmak zorunda değilmiş. Çocuğa her dakika bir şey katmalıyım endişesi pek yersizmiş. Azıcık eski tip anne olsam ne varmış. Terlikle, çimdikle büyüyenler şimdi geri zekâlı mıymış? Çocuk bir gün sabahtan akşama kadar çizgi film seyretti diye ruh sağlığı elden gitmezmiş. Bütün gün hiçbir şey yemezse açlıktan ölmezmiş. Bazen bilmemek daha iyiymiş. Ben bu kafayla çok gitmezmişim. Bana da yazıkmış.     

E yazık tabii! Haklılar valla ama işte gel de çık işin içinden.

Şimdi ben ne yapayım?

Börek yapsam acaba, az da olsa toparlar mıyım?

"Sitemizde köşe yazarı olarak yazı yazan tüm yazarlarımız yazdıkları yazı ve görüşlerden tamamıyla kendileri sorumludur. Köşe yazarlarının yazılarından dolayı İnternethaber Yayıncılık AŞ. (elmaelma.com) hiçbir şekilde yasal sorumluluk kabul etmemektedir."
Yorumlar