Yandı, bitti, kül oldu...

Senem Köksal

Özgecan Aslan 20 yaşındaydı.

Herkesin yaptığı bir şey yaptı.

Evine gidebilmek için bir minibüse bindi.

Minibüs şoförü tarafından saldırıya uğradı.

Tecavüz edildi.

Bıçaklandı.

Elleri kesildi.

Yakıldı.

Özgecan, Türkiye'nin zifiri karanlığında alev aldı. Yandı. Bitti. Kül oldu.

Özgecan Aslan bu dünyadan gideli beş gün oldu. Acısı hala içimizi acıtıyor. Ama çok değil birkaç gün sonra, önce birer birer, sonra biner biner herkes kendine dönecek. Ateş her zaman olduğu gibi yalnızca düştüğü yerde yanacak.

Hep öyle oluyor. Önce bir hışımla ayağa kalkıyor, isyan ediyoruz. Sonra yavaş yavaş geri çekilip kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Hayat işte, öyle değil mi?

Söylenecek, yazılacak ne varsa hepsi tamam. Şimdi sıra yapılacaklarda. Onu da hep birlikte bekleyip göreceğiz. Tabii bu arada daha fena şeyler görmezsek ya da yaşamazsak.

Artık bundan fenası nasıl olursa...

Galiba hayatımda ilk kez bir kadın ve bir kız çocuğu annesi olarak korkuyorum. Kendimi kötü ve aciz hissediyorum.

İçimden daha başka bir şey yazmak gelmiyor. Yaşanılanlar karşısında zihnimden geçen her cümle öyle zayıf kalıyor ki yazmazsam daha iyi.

Sevgi ve merhamet diliyorum.

Hepimize...

"Sitemizde köşe yazarı olarak yazı yazan tüm yazarlarımız yazdıkları yazı ve görüşlerden tamamıyla kendileri sorumludur. Köşe yazarlarının yazılarından dolayı İnternethaber Yayıncılık AŞ. (elmaelma.com) hiçbir şekilde yasal sorumluluk kabul etmemektedir."
Yorumlar