Arzulanmayan kadın ne yapmalı istemekten vazgeçin!

Arzulanmayan kadın ne yapmalı? Eşinizin sizi eski kadar arzulamadığını mı düşünüyorsunuz? İşte yağmanız gerekenler!

Arzulanmayan kadın ne yapmalı istemekten vazgeçin!

Eşiniz tarafından artık arzulanmadığınızı mı düşünüyorsunuz? Size eskisi kadar ilgi göstermiyor mu? Sebeplerini düşünüyor fakat bir sonuca varamıyorsanız bu haberimiz tam da size göre! Kocanızı yeniden kazanabilmenizin formüllerini sizler için araştırdık. Peki arzulanmayan kadın ne yapmalı? Merak edilen sorunun cevabını Psikoterapist Cem Keçe'den öğrendik. 

Arzulanmayan kadının 6 evresi:

Artık arzulanmadığını düşünen kadınlar aslında yalnız değiller. Bu gerçek, ülkemizin en örgütlü cinsel sağlık derneği olan Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) tarafından düzenlenen ankette çarpıcı bir şekilde ortaya çıktı. Ankete katılan 3 bin 290 evli kadına ‘Kocanızın sizi ilk günkü gibi arzuladığını düşünüyor musunuz?” sorusu soruldu. Katılımcılarınyüzde 72’si bu soruya ‘Hayır’ yanıtını verdi. Bu çarpıcı sonuç, aslında kadınların ciddi bir çoğunluğunun, evliliklerinin bir döneminde kocaları tarafından artık arzulanmadığını hissettiğini gün yüzüne çıkardı. Ankete yönelik değerlendirmelerde bulunan CİSED Genel Başkanı Psikoterapist Cem Keçe, artık arzulanmadığını düşünen kadınların 6 evreden geçtiğini söyledi. Bu evreleri tek tek sıralayan Keçe bunu şu sözlerle aktardı: “Cinsel olarak arzulanmayan kadın tıpkı Yunan tragedyalarındaki gibi evrelerden geçer. Birinci evrede kadın önce kendini suçlar. ‘Ben çirkinim. Bedenim çekici değil. Artık eskisi gibi seksi değilim ve kocama yetmiyorum’ diye düşünür. İkinci evrede eşini suçlamaya başlar. ‘Beni anlamıyor, dinlemiyor. Artık bana yeterince ilgi göstermiyor’ der.

Üçüncü evre ‘paranoya hali’dir. Eşinin kendisini aldattığını, başka bir kadın olduğunu düşünür. Hatta daha da ileri gider ve dördüncü evrede eşinin eşcinsel olduğundan bile şüphelenir. Bu fırtınalı düşünceler sonunda kadını beşinci evreye yani depresyona girer ve ağır bir depresyonun pençesine inler. Son ve altıncı evrede kadın kabullenme ve bir seçim yapma evresine girer, ya eşinden boşanacaktır, ya bu hali kabullenip yoluna devam edecektir ya da bir cinsel terapiste gitmeyi deneyecektir.”

Önce yüzleşme…

“Seksin anlamı kadınlar ve erkekler için farklıdır. Çoğu zaman kadının derdi seks yapmak değildir, arzulanmaktır, erkeğin şehvetini tüm bedeninde hissetmektir. İşte o zaman kadın ‘Ben güzelim, ben özelim, ben değerliyim, ben seviliyorum, ben seksiyim’ diyebilir. Ve kadın erkekten seksi arzulamasını değil, kendisini arzulamasını ister ve bu ikisi arasındaki derin farkı çok iyi bilir. Bu nedenle kadın-erkek ilişkisini diğerlerinden ayıran ‘erotik sevgi’dir. Erkek sertleşmeyi ve boşalmayı isterken kadın arzulanmayı ister. Çünkü kadının ilişkide istediği şey sekste performanstan ve skordan ziyade ‘erkeğin arzu nesnesi’ olmasıdır yani kadın ‘arzu’nun, ‘arzulanma’nın peşindedir. Kadının dişiliğini hissetmesi, kadınlık, çekicilik, hayranlık gibi duyguları derinden yaşaması, hayatındaki erkeğin ona tuttuğu çok özel şehvet aynası ile mümkündür. Kadın şehvet aynasında yani erkeğin gözünde, dokunuşlarında, öpüşlerinde, iltifatlarında, nefesinde gördüğü kendini daha çok sever, daha çok beğenir ve canlanıp daha da güzelleşir. Aksi bir durumda arzulanmayan ve sevişilmeyen kadın tıpkı bir çiçek gibi kuruyup solar” diyen Keçe, arzulanmayan kadının çeşitli evrelerin kabusu içinde kıvranmaktan ziyade öncelikle durumun tespitini yapabilmek için kendisine ‘doğru soruları sorması’gerektiğini belirterek, sorulacak en doğru soruların “Evliliğimde bir sorun mu var?” veya “Evliliğimde ters giden nedir?” olması gerektiğinin altını çizdi. “Bir zamanlar size kendinizi kraliçe gibi hissettiren kocanıza ne oldu? Çiçekler alan, iltifatlar yağdıran, romantik sürprizler hazırlayan, tutku ve şehvetle yaklaşan kocanız, nasıl böyle ilgisiz, ruhsuz, uzak bir yabancıya dönüşebildi? İşte bunlarla öncelikle yüzleşmeniz gerekir” şeklinde konuşan Keçe, artık arzulanmayan, eşi kendisinden uzaklaşan kadın için evliliğin yolunda gitmediğini görmesi gerektiğini vurguladı.

Erken tespit ilişki kurtarır

Psikoterapist Cem Keçe, sorunların kadının ve erkeğin doğalarından kaynaklanan özelliklerin evliliğe yansımasını yanlış değerlendirilmesinden kaynaklandığını belirtti. Evliliğin ilk zamanlarında her şeyin romantizmin büyüsü içinde, şehvetli, heyecanlı, eğlenceli ve renkli olduğunu ifade eden Psikoterapist Keçe, zamanla heyecanın, tutkunun ve büyünün bozulmasının da normal bir süreç olduğunu kaydetti. Bunun nedeninin, zamanla evliliğin bir alışkanlık haline getirilmesinden ve çift tarafından rutine bağlanmasından kaynaklandığı belirten Psikoterapist Keçe, “Oysa evlilik bir zorunluluk değildir, özgür ve yetişkin bir iradeyle yapılan çok özel bir seçimdir. Evliliğin doğal seyrinde inişler ve çıkışlar yaşanabilir. Önemli olan bunlara zamanında gerekli müdahaleyi yapmak, etkin bir iletişimle sorunları karşılıklı konuşmak, karşı tarafı dinlemek ve her zaman açık bir dille istemektir” şeklinde konuştu. Keçe, kocanın karısına karşı duygusal ve fiziksel olarak uzaklaşmasının da evlilikte yaşanabilecek iniş-çıkışlardan biri olduğunu ifade ederken, bu durumun geçici ve erkek doğasına has bazı tutumlardan kaynaklanacağı gibi evlilikle ilgili çözülmesi mutlak gerekli bir sorunun da işareti olabileceğini söyledi.

Erkek neden uzaklaşır?

Psikoterapist Cem Keçe, evlilikte erkeğin eşinden uzaklaşmasına neden olan etkenlerin başında genellikle bir nedenden ötürü erkeğin eşine duyduğu öfke veya kırgınlığın geldiğini söyledi. Kocanın öfke ve kırgınlık duygularına teslim olduğunda, eşine karşı unutma ve bağışlama tutumunda zorlanıyor olabileceğini belirten Psikoterapist Keçe, “Kocanız, sürekli eleştirilen, asla takdir edilmeyen, başkalarıyla kıyaslanan, yaptıkları onaylanmayan, sık sık terslenen, sürekli şikayet edilen bir adam haline getirilmişse sizden uzaklaşması mümkündür. Çünkü erkeklerin doğasında eşi tarafından onaylanmak, teşvik edilmek pohpohlanmak, bu sayede özgür ve güçlü bir kurt olduğunu hatırlamak ve özgüvenini ayakta tutmak vardır” şeklinde konuştu. Keçe, tavır ve davranışlarıyla kocasını hayal kırıklığına uğratan bir kadın için bir süre sonra ‘arzulanmayan kadın’ haline gelmesinin de erkek doğasına uygun bir davranış olduğunun altını çizdi.

Kocanızı geri kazanmak için...

Peki eşinizin kalbini yeniden kazanmak ve onu geri getirmek mümkün mü? Psikoterapist Cem Keçe’ye göre bazı tavır ve davranışlardaki köklü değişiklikler, kadını erkeğin gözünde yeniden arzulanan kadın haline getirmeye yeterli. İşte Keçe’nin yeniden arzulanan kadın formülü:

  Ona ihtiyaç duyduğu 6 şeyi verin

Erkekleri mutlu etmenin 6 yolu vardır. Bunları, ‘yaptıklarını fark edip takdir etmek’ , ‘sizi mutlu etmeyi başardığını ona gülümseyerek göstermek’, ‘varlığına ve sunduklarına ihtiyaç duymak’, ‘erotizm sunmak’, ‘ihtiyaç duyduğunda yalnız kalmasına müsaade etmek’ ve ‘aşkla hizmet davranışlarında bulunmak’ olarak sıralayabiliriz.

 Sorunlarınızı açıkça konuşun

Sorunları halının altına süpürmekle onlardan kurtulamazsınız. Açıklık, dürüstlük ve iletişim, mutlu bir evliliğin yapı taşlarıdır. Kocanıza sizden uzaklaşmasıyla ilgili duygularınızı ve durumu değiştirme isteğinizi açıkça anlatın.

 İlişkinizin dinamiklerini değiştirin

Kocanızla aranızda anlaşmazlık çıkaran, çatışma yaratan konuları tek tek masaya yatırın ve kendi hatalarınızı kabul ederek birlikte çözüm yolları arayın.

 Onu olduğu gibi kabul edin

Kocanızı olduğundan farklı birine dönüştürmeye çalışmayın. Baskıcı, kontrolcü değil, duyarlı olun. Ona özen gösterin ama bunaltmayın, onunla ilgilenin ama sıkmayın.

İstemekten vazgeçmeyin

Kocanıza somut isteklerde bulunun. ‘Beni sevmiyorsun, benimle ilgilenmiyorsun’ gibi soyut kavramlarla konuşmayın. ‘Bu akşam eve geldiğinde 5 dakikanı bana ayırmanı ve bana sarılmanı istiyorum’ şeklinde ifadelerle isteğinizi somut bir şekilde dile getirin.

Değer verdiğinizi hissettirin

Kocanızı beğendiğinizi, ona değer verdiğinizi, saygı duyduğunuzu gösterin. İletişiminizi artırın; onu dinleyin, onaylayın, takdir edin, asla başkalarıyla kıyaslamayın ve kesinlikle aşağılamayın.

 Geçmişte yaşamayın bugüne odaklanın

Kocanızın geçmişte yaptığı hataları tekrar tekrar gündeme getirip onu yargılamayın, yaptıklarını başına kakmayın. Kendi hatalarınız için özür dileyin, onun hatalarını bağışlayın ve geçmişi geride bırakarak bugüne odaklanın. Bağışlama, yaşamınıza sevgi, güven ve samimiyeti kucaklayarak devam etmek için yapacağınız bilinçli bir seçimdir.

Olumlu olun ve olumluya odaklanın

Sürekli yakınan, sitem eden, her şeyden şikâyetçi olan birinin yanından ışık hızıyla kaçmak isteriz. Olumsuz düşünceler başkalarından önce size zarar verir ve herkesi mutsuz eder. Olumlu düşünün, olumluya odaklanın, konuşurken olumsuz sözcükler kullanmayın, olumlu cümleler kurun ve yüzünüzden gülümsemeyi hiç eksik etmeyin.

Tensel temasınızı artırın

Durup dururken ona sımsıkı sarılın, hiç beklemediği anda bir öpücük kondurun, televizyon seyrederken elini tutun, yanağını okşayın.

 

Yorumlar