Yüzde 20-30 oranında sakatlığa neden olan menenjit hastalığı her yaştan kişiyi tehdit ediyor. Belirtilerinin göz önünde bulundurulması ve doğru önlemlerle menenjit hastalığından korunmanın mümükün olduğunu söyleyen Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, elmaelma.com okurlarıyla önemli bilgiler paylaştı!
HER YÜZ BÜN KİŞİDEN DÖRDÜ MENENJİT!
24 Nisan Dünya Menenjit Günü ve aşıyla önlenebilir hastalıkların farkındalığını artırmak amacıyla kutlanan 24-29 Nisan Dünya Aşı Haftası kapsamında Meningokok bakterisi Türkiye'de her yıl 100 binde 3 ila 4 oranında menenjit ya da meningokoksemi dediğimiz ağır bir hastalık tablosu oluşturuyor. Menenjit, artan tanı ve tedavi olanakları, yeni ve etkili ilaçlara rağmen yüzde 5-10 oranında ölüme, yüzde 20-30 oranında sakatlığa neden oluyor. Her yaş grubunda görülen ama en sık dört yaş altında ve özellikle de bir yaş altı bebeklerde sık görülebilen bir hastalık olduğu için mümkün olduğu kadar erken dönemde menenjit aşılarıyla koruma sağlamak gerekiyor.
Menenjit ölüme ve sağırlık, zeka geriliği, sara hastalığı gibi sekellere yol açan ağır bir hastalık. Hastalık özellikle aşısız olan 4 yaşına kadar çocuklarda görülebiliyor ve erken teşhis edilmezse işitme kaybı, öğrenme güçlüğü ve ölüme sebep olabilen ciddi sonuçlar doğurabiliyor. Beyin zarlarının etrafındaki sıvıya bulaşan bir mikrop ya da bakteriyle bağışıklık sistemini zayıflatan ve iltihap oluşumuna sebep olan menenjit hastalığından korunmak çoğunlukla aşı ile mümkün.
MENENJİT NEDEN OLUR?
Kişiden kişiye bulaşabilen menenjite neden olan bütün mikroplar solunum yolundan kana, kandan ise beyin zarlarına ulaşıyor. Normalde beynimizi ve beyin zarlarımızı koruyan sıvıya bakteri ya da virüs bulaşması zor bir durum, ancak bakteri çok patojen özellikler taşıyıp geçebildiği zaman, menenjiti engellemek çok zor. Bulaşıcı bir hastalık olduğu için hasta kişilerin öksürürken ağızlarını kapatması gerekiyor. Mikrop birkaç saat canlı kalabileceği için herkesin mikrop barındırabilecek yerlere dokunduktan sonra ellerini yıkaması çok önemli.
Menenjitin, yüksek ateş, baş ağrısı ve kusma şeklinde üç önemli bulgusunun olduğuna dikkat çekiliyor. Ancak özellikle bir yaşın altındaki bebeklerde belirtiler her zaman bu kadar açık olmayabiliyor. Bebekte hafif ateş, beslenememe, kusma, dalgınlık ya da bazen dış uyaranlara karşı aşırı duyarlılık görüldüğünde gerekli tetkiklerin yapılması gerekiyor.
YETİŞKİNLERDE DE GÖRÜLÜYOR!
Yalnızca çocuklar değil, her yaştan insan menenjit konusuna dikkat etmeli.
Daha çok çocukları etkileyen menenjit hastalığı, bulaşıcı olduğu için ve solunum yoluyla bulaşabildiği için yetişkinlerde de görülebiliyor. Bu sebeple esas olarak menenjitin bulaşmasını engellemek için solunum yoluyla bulaşan hastalıklar için aldığımız tedbirleri almamız gerekiyor. Hasta kişilerin toplumdan uzak tutulması, öksürürken ağzımızı kapatmamız ve tabii el yıkama bunlardan en önemlileri. Çünkü hastanın öksürmesi de dahil, solunum yolundan çıkan damlacıklar etraftaki bütün eşyalara konuyor ve birkaç saat canlı kalabiliyor. Böyle bir durumda aynı noktaya temas etmiş bir kişi ellerini yıkamazsa virüsün bulaşmasına neden olabiliyor.
Menenjitte erken teşhis çok önemli. En sık görülen durumun yaklaşık yüzde yirmi oranıyla işitme kaybı olduğunu da sözlerine ekleyen Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, bunlar dışında öğrenme güçlüğü, sara hastalığı, damar tıkanıklığı görülebildiğini de belirtti.
Dünyada ve ülkemizde meningokok menenjitle ilgili genel durum
Meningokok menenjitin dünyada ve ülkemizdeki genel durumu, hastalığa karşı rutin aşı yapılıp yapılmamasına göre değişiyor. Aşı yapılan ülkelerde meningokok görülme sıklığının azaldığı gözlemleniyor. Türkiye'de ise aşıya bağlı olarak, Hib (hemofilus influenza tip b) menenjitleri artık görülmezken, pnömokok menenjitlerinin azaldığı, ancak meningokok menenjitlerinde azalma olmadığına dikkat çekiliyor.
Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, ”Meningokok dediğimiz bakteri yüz binde dört sıklıkla, yani her yıl, her yüz bin kişiden dördünde menenjit ya da meningokoksemi dediğimiz o ağır hastalık tablosunu oluşturuyor. Meningokoksemi deride ve iç organlarda kanamalarla ve ekstremitelerde gangrenlerle ilerleyen ve dakikalar içinde ölüme neden olabilen bir tabloya sahip. Meningokokun diğer bakterilerden şöyle bir farklılığı da var; bu bakteri maalesef her yıl aynı şekilde görülmüyor. O yüzden tam bir koruma sağlamak için her iki aşının birden erken dönemden itibaren yapılması gerekir'' dedi.
MENENJİTTEN KORUNMAK İÇİN NE YAPMALI?
Menenjit, virüsler ve bakteriler olmak üzere iki grup mikroptan kaynaklanıyor. Bu virüslerden Türkiye'de en çok görülenin kabakulak olduğunu belirten Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, bunlar dışında bağırsağa yerleşen ve sulardan, yıkanmamış besinlerden bulaşabilen enterovirüsü olduğunu, geri kalanların ise solunum yoluyla bulaştığını ifade etti. Bu vakaların yüzde doksan beşine üç önemli bakterinin neden olduğuna da dikkat çekti: pnömokok, Hib yani hemofilus influenza tip b ve meningokok.
Hemofilus influenza Tip B aşısı sağlık bakanlığı aşı takviminde 2006'dan beri yapılıyor, o yüzden zaten artık Hib menenjiti özellikle aşılı çocuklarda görülmüyor Pnömokok aşısı 2008'den beri bütün çocuklara yapılıyor ve bunun sonucu pnömokok menenjitleri görülmesi on kat azaldı. Ulusal aşı takviminde bakteriyel menenjit etkenlerinden sadece meningokok bakterisine karşı olan aşı kaldı. Meningokok menenjitine daha çok bakterinin 5 tipi sebep oluyor.
Bunlar A, B, C, W, Y tipleri. Bunların dört tanesine karşı, A, C, W, Y, koruyuculuk sağlayan dörtlü aşı dediğimiz bir meningokok aşısı var. Bir de b tipine karşı koruyuculuk sağlayan bir aşı var. Bu aşılar ülkemizde 2. aydan itibaren ruhsatlı ve yapılabilmekteler.