Kadir Doğulu kamp maceralarını anlattı kadın ticareti yapılıyor ve biz oradayız!

Ünlü oyuncu Kadir Doğulu, eşi ile yaşadığı kamp maceralarını anlatarak takipçilerini güldürdü.

Kadir Doğulu kamp maceralarını anlattı kadın ticareti yapılıyor ve biz oradayız!

Ünlü ve fenomen isimleri ağırlamaya devam eden Emre Kara'nın son konuğu Kadir Doğulu oldu.Ekranların yakışıklı oyuncusu yayında meslek hayatına dair çarpıcı açıklamalarda bulunurken bunun yanı sıra  ünlü oyuncunun eşi ile yaşadığı kamp maceralarını anlatması herkesi güldürdü. 

''İçimde aşk elbette vardı'' 

"İçimde bir aşk elbette vardı ama meşgul olduğum başka bir meslek vardı. Pek çok insan tarafından oyunculuğa zorlandım, itilerek girdim. İlk diziyi çekmeye başladıktan sonra yapımcıyla bir AVM'ye kostüm seçmek için gittik. Bir güruh insan koşarak geliyordu ve hiç üzerime alınmadım. Sonra gelip üstümüzü başımı çekiştiren, fotoğraf çektirmek isteyenler olunca o an anladım bir şeyler olduğunu..."

''Şöhret kaygan bir zemin ve ben düştüm'' 

Kadir Doğulu yaşadıklarını şöyle anlattı: ""İnanılmaz heyecanlandım ve hiç tanımadığım insanlar tarafından sevilmek, iltifatlar almak ruhuma inanılmaz iyi geldi. O an yaptığım mesleğin getirilerini anladım. Mesleğimin sağladığı getiriler önce iyi geldi, daha sonra çok şımarttı beni. Birinci senenin sonunda bırakmayı düşündüm ve şöyle bir cümle kurdum; şöhret kaygan bir zemin ve ben düştüm. Ya yürümeyi bileceksin ya da kaba etinin üzerine düşmemeyi becereceksin.

''Bırakıp gitmek hiçbir zaman micazımda olmadı'' 

Bırakıp gitmek hiçbir zaman benim mizacımda bir davranış olmadı. O yüzden 'bununla mücadele edeceğim' dedim. Gelen şeylerin ün veya şöhretten ziyade, seni görünür eden insanlara gerekli biçimde davranmak olduğunu anladım ve iletişimlerimi o şekilde devam ettirdim. O zaman bu işi sevmeye başladım."

''12 yaşımdan beri doğada zaman geçiren biriyim'' 

Sosyal medyada yaptığı doğa paylaşımlarıyla da büyük ilgi gören Kadir Doğulu, eşi Neslihan Atagül'le yaşadığı kamp maceralarını canlı yayında paylaştı:
 "12 yaşımdan beri doğada zaman geçiren biriyim. Neslihan, karavan ve kamp hayatını çok bilen birisi değildi ama algıları yüksek, adaptasyonu hızlı. Ben de bazı taktikler uyguladım Neslihan'a sevdirmek için. Önce evimizin yakınında bir yere gittik. Baktım sevdi, sonra çemberi genişlettik. İsviçre'ye kadar gittik. Gittiğimiz yerlerde bir sürü insanlarla tanıştık ve arkadaş olduk.

Son yılbaşı gecesini Bolu Aladağ'da geçirdik. Yükseklik 3 bin metre ve yol yoktu. Çünkü kar yolu kapatmıştı ama biz çıkmayı becerdik. Gittiğimiz yerde herhangi bir su kaynağı, işletme ya da ev yoktu. Hava eksi 20 derece oldu. Su motorumuz dondu, sonra bozuldu. Sonra birkaç kazanı karla doldurup karavanın içinde sıcakla eritip bulaşık yıkayacak ve içecek su haline getirdik. İlk karavanla yola çıktığımızda 'sadece doğayla iç içe olmayalım, şehirleri de gezelim' dedik. Roma'da daha önce fotoğraflarını gördüğümüz ve çok güzel olduğuna inandığımız bir kamp alanına gitmek istedik. Yolu şaşırdığımız için geç saatte vardık. Öyle atıl bir yer haline gelmiş ki yıllar içerisinde. Derme çatma bir çit, kurumuş bir göl, köpeğiyle bir kamp alanı sahibi tekinsiz bir tip ve o çitin arkasında da bir güruh var. Kadın ticareti yapılıyor, alenen uyuşturucu satışı, birisi birinin çantasını alıp kaçıyor, silahlar bıçaklar... Ve biz oradayız. Avrupa'da karavanı kamp alanı dışında hiçbir yere bırakamıyorsun. Karavanı bırakmak istemedik çünkü sabah bulamayacağımızdan korktuk. Neslihan'a 'seni otele bırakayım ama ben karavanla burada kalayım' dedim. Sağ olsun bırakmadı beni ve beraber kaldık. Sabaha kadar karavanın içerisinde nöbet tuttuk. Sabahın ilk ışıklarıyla oradan ayrıldık. O zamanlar endişelerimiz vardı ama bugün hiçbir insandan korkumuz yok. Bir insan karşımıza gelip ne kadar nahoş davranırsa davransın onu değiştirebileceğimize inanıyoruz artık. Bizim için harika bir anı oldu."

 

 

Yorumlar